İstanbul Eczacı Odası Başkanı Ecz. Zafer Cenap Sarıalioğlu ile geçtiğimiz hafta bir röportaj gerçekleştirdik. Seçimlerden, eczacılığın dününden ve bugününden bahsettik, kendisinin eczacılığın geleceğine dair görüşlerini aldık.
- İstanbul seçmeni bir yenilik yaparak size şans tanıdı. Sizce neden sizin ekibi seçti?
İstanbul Eczacı Odası uzun süreler aynı kadrolar tarafından yönetildi. Bunun sonucu olarak bu kadroların artık önlerinde projeleri kalmadı. Ayrıca o kadroların meslek örgütleri içinde uzlaşmadan uzak, kavgacı tutum sergilemeleri İstanbul Eczacısını değişikliğe iten sebeplerdendir. Bizler İstanbul Eczacı Hareketi olarak, hem tecrübeli hem genç eczacıları içinde barındıran, dinamik, çalışkan ve dürüst insanlardan oluşan bir ekibiz. Biz bu koltuklarda kendi egolarımız için değil, eczacının yararına işler yapabileceğimize inandığımız için varız. 2015 eylül ayında yapılan seçimlerin öncesinde 4bin civarında eczacıyı gezerek bunları anlattık ve umut olduk.
- Siz daha önceki yönetimlerde de çeşitli görevlerde bulundunuz oda yönetimi konusunda tecrübelisiniz bu seçime yansıdı mı?
Kadromuzun büyük bir kısmı İstanbul Eczacı Odasının en küçük komisyonundan en büyük sorumluluk gerektiren görevlerine kadar oralarda bulunmuş insanlardan oluşuyor. Bu nedenle bizim kadrolarımız yönetim konusunda tecrübeli. Bizler eczacının ne beklediğini, eczacının sorunlarını, mesleğin sorunlarını çok iyi bilen bir ekibiz. Tabanı çok iyi tanıdık. Yapılması gerekenleri net olarak belirledik ve gerçekçi projeleri önceleyerek eczacılarımıza ulaştık. Seçilmemizde büyük etken olmuştur.
- İstanbul Eczacı Odasının sizce eczacılık camiasındaki gücü nedir? Türk Eczacıları Birliğine siz nasıl bakıyorsunuz?
Eczacılık camiasında İstanbul Eczacı Odası için kullanılan bir tanım vardır. İstanbul Eczacı Odası ‘’Eczacı örgütlerinin lokomotifidir’’ derler. Bu çok doğrudur. Çünkü İEO’nun sekiz bin üyesi var, Türkiye’deki toplam eczanelerin yüzde 20’si İstanbul’da. Yani tüm Türkiye’de mesleki anlamda yaşanan sorunların yüzde 20’si İstanbul’da yaşanıyor. Ayrıca İstanbul’un kadro zenginliği gibi birden çok sebebi vardır.
Bu sebeple İstanbul Eczacı Odasının Türk Eczacıları Birliğinin yanında olması ile olmaması bu mesleğe çok ciddi anlamda katkı ya da zarar verir. Biz bu dönem TEB seçimlerinden önce şu sözü verdik. Dedik ki “TEB’de yarışan iki listenin hangisi iktidar olursa olsun, ister Harun Kızılay, ister Erdoğan Çolak kazansın, İstanbul Eczacı Odasının gücüne ihtiyacı vardır ve biz o merkez heyetinin yanında duracağız.”
Buradaki anlayışımız şu İstanbul Eczacı Odasının yanında durduğu bir merkez heyeti kamu karşısında güçlüdür. Kurumlar karşısında güçlüdür ve sorunların çözümü anlamında güçlüdür. Buradan meslektaşlarımız kazanır. Biz bu gerekçeyle sözümüzü verdik ve bu sözümüzü de yerine getiriyoruz. Bu sözümüz gereği de bu oluşmuş olan merkez heyetinin yanında duruyoruz. Her türlü çalışmasında destek oluyoruz emek veriyoruz.
- TEB otorite karşısında güçlü duramadığı iddiasıyla geçmişte çok eleştirildi. Sizce İEO’nun geçmişte TEB’e destek vermemesi nedeni ile mi oluştu bu durum?
Tek bir cümle ile ifade edersek bu büyük bir sebeptir.
- TEB’e destek vermenizin gerekçesini açıkladınız. Birlikte yürüttüğünüz projeler neler? TEB’e verdiğiniz desteğinizin size avantajı oldu mu?
Merkez Heyetinin yanında olurken bize avantaj sağlamasından ziyade biz hep mesleğe, eczacıya avantaj sağlamanın hesabını yaptık. Birçok projede birlikte çalıştık ve çalışmaya devam ediyoruz. Smart, bunlara en doğru örnektir.
TEB’in belki de son yıllarda ya yarattığı ya ortaya koyduğu bizce en anlamlı projedir. Çünkü özellikle sağlıkta dönüşüm programından bu yana eczacı sürekli kan kaybediyor. İlaç fiyatları düşüyor, eczacı zarar ediyor, bir yandan giderleri artıyor.
Bugün Türkiye’de yaklaşık 3 bin eczanenin açlık sınırında para kazandığını biliyoruz.
Tüm eczacı örgütleri olarak bizim yıllardır “kurtuluşumuz meslek hakkıdır” diye bir söylemimiz var. Ama bugüne kadar biz meslek hakkı kavramının altını çok da dolduramadık. Yani bizlere gelen hangi gerekçe ile meslek hakkı isteniyor sorusuna çok da tatmin edici cevaplar veremedik.
İşte Smart Eczane projesi tam da meslek hakkının altını dolduracak projedir. Çünkü bu proje kronik hastalığı olan hastaların iyileşmesine katkı sağlayarak, eczacının “danışman” rolünü ortaya çıkarıyor ve o hastaların iyileşmesi ile de devlet ekonomisinde maliyetin düşürülmesiyle katkıda bulunuyor.
İstanbul olarak bu projeye çok sahip çıkıyoruz. Projenin içinde yer alan ve destekleyen çok ciddi sayıda meslektaşımız var. Buradan bu meslektaşlarıma tek tek teşekkür ediyor, projenin digger ayaklarında da bütün meslektaşlarımızdan aynı destek ve ilgiyi bekliyoruz.
Bunun sonunun mutlaka meslek hakkına çıkacağına inanıyoruz.
- Bugün TEB ile iletişiminiz düzelmiş durumda. Fakat geçmişte odanızın TEB ile arasında ekonomik sorunları vardı. Bu sorun icralık duruma kadar ilerlemişti. Şimdi ne durumdasınız?
İEO ile TEB arasında geçmişte yaşanan sorunları biz her platformda eleştirdik. TEB’in de İEO’nun da o dönemde kusurları olduğunu biliyoruz ve bunları iki tarafa da söyledik. Bizim dönemimizde TEB ile icralık süreç zaten bitmişti. Biz İEO’da çok ciddi ekonomik tedbirler aldık. Şu an İEO’nun ekonomik anlamda bir sıkıntısı yoktur.
- Ekonomik sıkıntıların çözülmesinin eczanelere yansıması nasıl oldu?
Odanın mali yapısının güçlü olmasının Eczacıya bugüne kadar iki şekilde dönüşü olmuştur. Bir tanesi geçtiğimiz eylül ayında yapılan mali kongrede oda katkı paylarının artırılmamasıdır.
Diğeri de 1 Ocak itibariyle sıralı dağıtım reçetelerinden ikisi olan organ nakli ve talasemi reçetelerinden alınan katkı paylarının kaldırılmasıdır. Bunların ekonomik boyutu yaklaşık 500 bin TL civarındadır. Odaya maliyeti 500 bin lira civarındadır. Ya da başka bir açıdan baktığımızda İEO, üyelerimizden alınan yılda 500 bin liranın eczacının cebinde kalmasını sağladı.
- Seçim döneminde söz ettiğiniz projelerden neler hayata geçti.?
Sözünü verdiğimiz projelerimizin büyük bir çoğunluğunu hayata geçirdik. Başlıklar halinde sayarsak
- Kan ürünü reçetelerinde şeffaflık sağlandı.
- E- Bandrol uygulaması; oda katkı payı alınan reçete gruplarında eczacılarımızın yarım gün mesai harcamalarının önüne geçtik. Zamandan tasarruf etmelerini sağladık.
- Muvazaa ile mücadele de çok ciddi sonuçlar elde ettik. İEO’nun ortalama bir dönemdeki muvazalı eczanelerin ruhsatını iptal etmesindeki sayı 4-5 iken biz 1.5 yılda 40 eczaneye ulaştık. Muvazaalı çalışan eczanelerden söz ediyorum, başvuru değil. 2 yılın sonunda bu sayıyı 50 ye ulaştıracağımıza inanıyoruz. Mesleğimize etik ve deontolojik olarak çok ciddi katkıda bulunduk.
- Eğitim araştırma ve devlet hastanelerinde nöbet ekranları kurmaya başladık. Meslektaşlarımızdan son derece olumlu tepkiler aldık.
- Eczacılıkta akreditasyon kurulunun yaptığı çalışmalara destek verdik. Bu çalışmalar önümüzdeki yıl mezun olacak meslektaşlarımızla başlayacak süreçte ilerde oluşacak eczacı fazlalığının önüne geçen çalışmalardı. Eczacılık akreditasyon kurulu kriterler belirledi. Artık akredite olmayan fakültelere alınacak öğrenci sayısının düşürülmesi ve fakülte açılmasının zorlaştırılması gibi istihdam fazlalığına çözüm olacak tedbirlerin alınmasını sağladık. Bu konuda sağlık bakanlığının da açıklaması oldu.
- Bakırköy ve Beşiktaş beledilerinin açtığı halk eczanelerini, belediyelerle yaptığımız ısrarlı ve kararlı görüşmeler
sonucunda atık ilaç toplama merkezine dönüştürdük.
- Kamu Eczacılarımız için çok ciddi çalışmalar yaptık. Yaklaşık 800 tane kamu eczacımızın Yardımlaşma Sandığımıza olan borçlarını kamu eczacılarımızın ve odamızın kasasından bir kuruş çıkmadan sıfırladık. Bu borç yaklaşık 1.5 Milyon liradır.
- İstanbul Eczacı odası olarak bir ilki gerçekleştirdik. Bir gençlik meclisi oluşturduk. Eczacılık Fakültelerinde okuyan gençlerden oluştu ve bu gençler İEO adına çok güzel projelere imzalar attılar.
Ocak ayının en yoğun kar yağışının olduğu o soğuk günlerde gecenin ayazında evsizlere çorba dağıttı. Yine aynı soğuk günlerde kedi evleri yaparak, çeşitli yerlere bu kedi evlerini yerleştirdiler. Aynı gençlik meclisi Lösev formaları ile maratona katıldı.
Pendik Aşık Şenlik Ortaokuluna fen laboratuvarı yaptılar.
Şişlide Fuat Soylu İlkokuluna Atatürk Büstü ve Atatürk Köşesi yaptılar. Bazılarını çok sıradışı bulsam da gençliğin çok fazla ve önemsenmesi gereken projesi var.
- Seçim döneminde söz ettiğiniz projelerden hayata geçemeyecek projeler var mı?
Bakın şuan sahte reçetelerle ilgili sorunlar yaşıyoruz.
İstanbul’da 150 civarında meslektaşımız sadece son iki aylık süreçte sahte reçetelerle ilgili soruşturmalar geçiriyor. Onlarla ilgili kesintiler olacak. Meslektaşlarımızın bu konuda da hiçbir kusuru yok. Tüm ödevleri yapmış olmalarına rağmen meslektaşlarımızın cezalandırılacağını görüyoruz. Biz bunu SGK revizyon görüşmelerinde bakanlık düzeyinde anlattığımızda çok haklısınız diyorlar ama çözüm o kadar kolay ortaya çıkmıyor.
Öyle projeler var ki. Mutlaka hayata geçmeli. Eczacılık mesleğine çok büyük katkı sağlayabilir. Ama farklı farklı dinamiklere bağlı.
Örneğin İlaç fiyat kararnamesindeki eczacı kar hadlerinin yeniden düzenlenmesi. Bu gerçekten hayata geçtiği takdirde eczacıya çok ciddi kazanımlar sağlayabilecek bir proje. Ama bunu siz tek başınıza çalışamıyorsunuz. Bu konuda çalışma bakanlığı, sağlık bakanlığı ve ekonomik koordinasyon kurulunun da onay vermesi lazım.
Bu dönem SGK Protokol görüşmelerinde bir defa daha gördük ki mesleki konularda özellikle otorite ile ilgili taleplerde süreklilik ve ısrar çok önemli. Asla bir defada anlatılıp çözüm alınan bir sorununuz yok.
- Bakanlık karşısında TEB ve odalar kuvvetli bir yapıya sahip olsa tüm bu projeler daha kolay hayata geçer mi?
TEB’in arkasında bugün 54 eczacı odası dursa, 54 eczacı odası eczacının gücünü yansıtsa TEB sorunların çözümü aşamasında daha hızlı yol alma şansına sahip olur.
- TEB ve odaların arasındaki fikir ayrılığının nedeni nedir? Bölgeler arası toplantı yaklaşıyor. Sizce nasıl geçecek?
Maalesef son zamanlarda bölgeler arasının içeriği şekil değiştirdi. Bunun sebebini TEB`in son seçiminde yaşanan odalar arasındaki farklılıkların giderilememesi olarak görüyorum. Bu konuda belki bizlerde de merkez heyetimizde de eksiklikler vardır. Bu sorunların hızlı bir şekilde giderilip 54 eczacı odasının yeniden bir araya gelmesini sağlamak gerekir.
- 14 Mayıs Bilimsel Eczacılık Günü nasıl geçti?
Geçen yıl aldığımız övgüler bizi biraz şımarttı galiba. Bu dönem genç meslektaşlarımızdan oluşan organizasyon ekibimiz çıtayı bir tık daha yükseltti. 2 günlük bir etkinlik düzenlediler, 13 Mayıs cumartesi,içeriği oldukça zengin bilimsel panellerin, sunumların yapıldığı, 40 yıldır bizlere emek veren hocalarımıza teşekkür etme fırsatı bulduğumuz bir gün oldu. 14 Mayıs ta ise eczacılar günü ile birlikte anneler günü de olması sebebiyle, bir gün de olsa sorunlardan sıyrılalım, kendimize ve ailelerimize zaman ayıralım nefes alalım diye tam gün süren bir şenlik organize ettik. Sonrasında aldığımız tebrik ve teşekkürler ne kadar doğru bir yaptığımızın göstergesi oldu. Bu muhteşem organizasyon için genç meslektaşlarımıza bir kez daha şükranlarımı sunuyorum.
- Son olarak eklemek istedikleriniz neler?
Seçim süreçlerinde yaşanan ayrılıkların, ayrışmaların seçimin bittiği gün bitmesini ertesi gün 25 bin eczacı olarak mesleğimizin yanında, yöneticilerimizin arkasında dimdik durmayı diliyorum.
Hülya Yılmaz