İçerik Başlıkları
Nasıl sağlıklı kalabiliriz? Yaşlılığımızı nerede geçirmeliyiz?
Araştırmalar, insanların artık geçmiş nesillerden daha uzun yaşayacağına işaret ederken, bu ekstra yıllar pek çok soruyu da beraberinde getiriyor. Nasıl sağlıklı kalabiliriz? Yaşlılığımızı nerede geçirmeliyiz? Bize kim bakacak? “Yaşlanmanın Geleceği” isimli raporda, daha uzun ve daha kaliteli yaşamamız için bilim ve teknolojinin neler sunduğuna dair önemli bilgiler verilirken; “Nasıl sağlıklı kalabiliriz?”, “Yaşlılığımızı nerede geçirmeliyiz?”, “Bize kim bakacak?” gibi temel sorulara da yanıt aranıyor. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de daha ‘yaşlı’ bir topluma doğru yol alınırken, nasıl daha iyi ve daha kaliteli yaşayabileceğimize dair soruların yanıtları giderek daha çok önem kazanıyor. Sağlıklı yaşlanmak ve dolu dolu yaşamak hepimizin ortak beklentisi haline geliyor.
Daha iyi bir yaşam ve yaşamın her döneminde sağlık için çalışan Pfizer, daha uzun ve sağlıklı yaşayan bir toplum hedefi etrafında, küresel ölçekte yürüttüğü “Get Old” projesi kapsamında önemli bir rapora imza attı. “Yaşlanmanın Geleceği” isimli raporda, daha uzun ve daha kaliteli yaşamamız için bilim ve teknolojinin neler sunduğuna dair önemli bilgiler verilirken; “Nasıl sağlıklı kalabiliriz?”, “Yaşlılığımızı nerede geçirmeliyiz?”, “Bize kim bakacak?” gibi temel sorulara da yanıt aranıyor.
2030’da toplumun yaş ortalaması 80’e çıkabilir
Günümüzde insanlar her zamankinden daha uzun yaşıyor. Amerikan Nüfus Bürosu’nun sağladığı verilere göre 2014-2015 arasında 65 yaş ve üstü nüfus 1 milyondan fazla arttı ve büyük ölçüde hastalıklara karşı koruma ve tedavi standartları sayesinde, düzenli bir hızda artmaya da devam ediyor. Bugün hayatta olan insanların büyük bölümünün 70’li yaşlarını görmesi bekleniyor. 2030’a gelindiğinde ulusal yaş ortalaması 80 olabilecek. Peki 80, hatta 100 yaşına kadar yaşamaya hazırlıklı mıyız? Kişisel olarak da, toplum olarak da bu fazladan 10, 20, hatta 30 yıllık yaşamın nasıl olabileceğini öngörmek için bir fırsatımız ve sorumluluğumuz bulunuyor.
Yaşlanma nedir?
Genel kanının aksine, “yaşlılıktan ölmeyiz”. Yaşlanma tek bir durumdan ziyade, sürekli çoğalan hücrelerimizdeki birbiriyle bağlantılı bozulmaların sonucudur. Vücutta zaman içinde bozulduğu bilinen dokuz süreç vardır. Bu “Yaşlanma Belirtileri” kalp hastalığı ve kanser gibi sistem çöküşlerinin yanı sıra, mobilitenin azalmasından bellek kaybına, bir dizi sağlık sorununun da yolunu açar. Araştırmacılar yaşlanmayı daha iyi anlamak için hücre ve moleküler düzeyde gerçekleşen belirli süreçleri incelediler. 2013’te yayınlanan sonuçlarda yaşlanmaya katkıda bulunan genetik ya da çevresel etkilerin olduğu dokuz özellik belirlendi.
Yaşlanmanın dokuz belirtisi
- Genom İnstabilitesi: Yıllar geçtikçe DNA zincirlerinin hasar görmesi
- Besin Algılamasının Bozulması: Zaman içinde gerçekleşen mutasyonların hücrelerin alınan besinleri tanıyıp yanıt verme yetisini etkilemesi
- Telomer Yıpranması: DNA’daki kromozomların ucunda yer alan moleküllerin aşınması
- Hücresel Yaşlanma: Normalde ikiye bölünüp büyümeye devam eden hücrelerin bölünmeyi bırakıp ölmesi
- Epigenetik Değişimler: DNA’dan genlerin işlevlerine yardımcı olan epigenetik yapıların hasar görmesi
- Kök Hücre Yetersizliği: Vücudun beyinde, karaciğerde, deride ve başka yerlerde önemli ve özelleşmiş hücrelere dönüşen proto-hücreleri yeterli miktarda üretmeyi bırakması
- Proteostaz Kaybı: Proteinlerin işlerini yapması için gereken süreçlerin bozulması
- Hücrelerarası İletişimin Değişmesi: Enflamasyon nedeniyle, hücrelerin birbirlerine gönderdikleri kimyasal sinyallerin engellenmesi
- Mitokondrilerin Düzgün Çalışmaması: Hücre içindeki enerji üreten bölüm olan mitokondrilerin bozulmaya başlaması