Yeni bir çalışmaya göre, ağrınızı azaltmak için parasetamol aldığınızda, başka insanların deneyimlediği hem fiziksel hem de sosyal acılar için empati yeteneğinizi azaltıyor olabilirsiniz.
Ohio State Üniversitesindeki araştırmacılar, parasetamol kullanan katılımcıların, hiç ağrı kesici kullanmayan katılımcılara kıyasla, başkalarının başına gelen talihsiz olayları öğrendiklerinde, bu insanların daha az acı ve ızdırap çektiklerini düşündüklerini buldular.
“Parasetamol, bir ağrı kesici olmanın yanı sıra, empatiyi de azaltıyor.”, diyen çalışmanın ortak yazarlarından, Ohio State Üniversitesinde eski bir Ph.D. öğrencisi olup, şu anda National Institutes of Health’de çalışan Dominik Mischkowski’ye göre, “Bu bulgular, parasetamol aldığınızda diğerlerinin acısının o kadar da umurunuzda olmadığını gösteriyor.”
Mischowski çalışmayı, Ohio State Üniversitesi Wexner Tıp Merkezi bünyesinde bulunan Davranışsal Tıp Araştırma Enstitüsü üyesi olan doçent doktor Baldwin Way ve sosyal psikoloji dalında Ohio Seçkin Akademisyen Programı üyesi ve Ohio State Üniversitesi psikoloji profesörü Jennifer Crocker ile gerçekleştirdi. Çalışmalarının sonucu Sosyal Bilişsel Duygusal Nörobilim (Social Cognitive and Affective Neuroscience) dergisinde çevrimiçi olarak yayınlandı.
Bir ticaret birliği olan CHPA’ya (Consumer Healthcare Products Association) göre, ağrı kesici Tylenol’ün içindeki ana etken madde olan parasetamol, ABD’de en sık kullanılan ilaç etken maddesi ve 600’den fazla ilacın içeriğinde bulunuyor.
CHPA’nın bildirdiğine göre, her hafta yetişkin Amerikalıların yaklaşık %23’ü, yani yaklaşık 52 milyon insan parasetamol içeren bir ilaç kullanıyor.
Daha önceki bir çalışmada, Way ve diğer meslektaşları, parasetamolün aynı zamanda pozitif duyguları körelttiğini bulmuşlardı.
Bu iki çalışma birlikte değerlendirildiğinde, ABD’de en popüler OTC ilaçlardan biri olan parasetamol hakkında öğrenmemiz gereken daha çok şey olduğu ortaya çıkıyor.
“Parasetamolün neden bu etkilere neden olduğunu bilmiyoruz, fakat bu endişe verici. ” diye belirten çalışmanın kıdemli yazarlarından Way’e göre, “Empati önemlidir. Bu çalışmaya göre, eğer parasetamol aldıktan hemen sonra eşiniz ile tartışırsanız, eşinizin hislerini kıracak ne yaptığınızı anlama ihtimaliniz daha az.”
Araştırmacılar, ilki 80 öğrenci içeren iki ayrı deney yürüttüler. Deneyin başlangıcında öğrencilerin yarısı 1000 mg parasetamol içeren bir sıvı, diğer yarısı ise herhangi bir ilaç içermeyen plasebo bir sıvı içti. Öğrenciler hangi grupta olduğunu bilmiyorlardı.
İlacın etkisini göstermesi için bir saat bekledikten sonra katılımcılar, her birinde bir kişinin bir şekilde acı çektiği sekiz kısa senaryo okudular. Örneğin, senaryolardan biri kemiğe kadar inen bir bıçak kesiği hakkında iken, diğeri babası ölen biri hakkındaydı.
Katılımcılar her senaryodaki kişilerin yaşadığı acıya 1 (hiç acı yok) ile 5 (mümkün olan en kötü acı) arasında puan verdiler. Ayrıca, senaryodaki kahramanların ne kadar zarar görmüş, incinmiş ve canı yanmış hissettiklerini de puanladılar.
Genel olarak, parasetamol alan katılımcılar senaryodaki kişilerin acısını, plasebo alan katılımcılara göre daha az şiddetli olarak değerlendirdiler.
İkinci deneye 114 üniversite öğrencisi katıldı. İlk deneyde olduğu gibi katılımcıların yarısı parasetamol, yarısı ise plasebo aldılar.
Deneyin bir aşamasında katılımcılar, 75 ile 105 desibel arasında değişen 4 tane iki saniyelik beyaz gürültü patlamasına maruz bırakıldılar. Daha sonra bu gürültü patlamalarına 1 (hiç rahatsız edici değil) ile 5 (oldukça rahatsız edici) arasında puan verdiler.
Daha sonra, aynı ses patlamasının bir başka anonim katılımcıda ne kadar acıya sebep olacağını düşündükleri soruldu.
Sonuçlar, plasebo alanlara kıyasla parasetamol alanların, ses patlamalarını daha az rahatsız edici olarak değerlendirdiğini ve bunların başkaları için de daha az rahatsız edici olduğunu düşündüklerini gösterdi.
Mischkowski’ye göre, “Parasetamol hissettikleri acıyı azaltmakla kalmadı, aynı zamanda aynı ses patlamasına maruz kalanlar için hissetikleri empatiyi de azalttı.”
Deneyin bir diğer aşamasında, katılımcılar tanışıp, kısa süreliğine birlikte vakit geçirdiler. Daha sonra her katılımcı yalnız başına, az önce tanıştığı kişilerin dahil olduğu söylenen bir online oyun izlediler. Diğer katılımcılar aslında bu online oyuna katılmadılar.
Oyunda, katılımcının tanıştığı iki kişi, üçüncü kişiyi oyun içinde dışladılar.
Katılımcılardan daha sonra, dışlanan dahil, oyundaki öğrencilerin ne kadar acı ve incinmişlik hissettiklerini puanlamaları istendi.
Sonuçlara göre paracetamol alan alan katılımcılar, plasebo alan katılımcılara kıyasla, dışlanan öğrencinin acı çeken ve incinmiş hislerini daha az ciddi olarak değerlendirdiler.
“Bu vakada, katılımcılar sosyal açıdan acı verici bir deneyim yaşadığını düşündükleri bir kişinin ızdırabı ile empati kurma şansı buldular. Yine de, parasetamol alanların empatisinde bir azalma görüldü. Reddedilen kişinin hisleri ile o kadar da ilgili değillerdi.” diyen Way, “Bu sonuçlar daha önce görülmemiş olmakla beraber, önceki çalışmaların ışığında oldukça mantıklı.”, diye devam etti.
2004 yılında yapılan bir çalışmada, kendileri acı çekerken ve aynı acıyı başka birinin çektiğini hayal ederken insanların beyinleri tarandı. Çalışmanın sonuçları, her iki durumda da beynin aynı bölümünün aktive olduğunu gösterdi.
“Bu sonuçların ışığında, ağrı kesici olarak parasetamol almanın neden diğerlerinin acısını da hissetme yeteneğini azalttığı anlaşılabilir bir durum.” diyen Way, araştırmacıların parasetamolün insanların duygu ve davranışlarını nasıl etkilediğini araştırmaya devam ettiklerini iletti. Ayrıca bir başka sık kullanılan ağrı kesici olan ibuprofenin de benzer etkilere sahip olup olmadığını görmek için yeni bir çalışmaya daha başlamaktalar.
Çeviri: Ecz. Erdem Demir
Kaynak:
https://www.sciencedaily.com/releases/2016/05/160510084257.htm