Ecza Gündem olarak 25 Eylül Dünya Eczacılık Günü’nde Ecz.Ahmet Çakan ile eczacılığı konuştuk.
Bize kendinizi tanıtır mısınız?
Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden 2010 yılında mezun oldum. Yaklaşık on senedir eczane eczacılığı yapıyorum. Bu süre zarfında ülkemizin farklı yerlerinde, farklı zamanlarda mesleğimi icra ettim ve son olarak yaklaşık yedi senedir Ankara’dayım. Mesleğim ve mesleğimin geleceği için çabalayan bir yapı olduğundan meslek örgütü içerisinde de yer aldım. Şu anda Ankara Eczacı Odası Denetleme Kurulu Başkanlığı görevini yerine getiriyorum.
Geçen yıl Sağlık Bakanlığı’nın 31 Mayıs genelgesine göre eczaneler halk sağlığında birinci basamak sağlık kuruluşlarından biri olarak ilan edildi. Özellikle Pandemi süreciyle bağlantılı olarak bu konudaki görüşlerinizi alabilir miyiz?
Eczacılar olarak bizler bu genelgeden önce de birinci basamak sağlık hizmeti veriyorduk. Söz konusu genelge ile bu durum resmileşmiş oldu ve birinci basamak sağlık hizmetlerinde eczanelerin rolü daha net anlaşıldı. Halk sağlığı açısından düşünürsek; özellikle sağlık sisteminin son parçası olan eczaneler, Pandemi sürecinde sistemin hem ilk noktası hem de son parçası oldu. Bilindiği üzere; kronik rahatsızlığı olan hastaların, Pandemi boyunca aile sağlık merkezlerinde yoğunluk oluşturmaması için rapor süreleri uzatıldı ve hastalarımız devam reçeteleri vasıtasıyla ilaçlarını doğrudan eczanelerden temin etmeye başladılar. Sağlık kurumu – Eczane süreci, Pandemi döneminde işlemlerin sadece eczanelerden gerçekleştirildiği bir duruma evrildi. Ayrıca Pandemi döneminde eczanelerden vatandaşlara ücretsiz maske dağıtımı sürecinde de eczacılarımız, artan iş yükü ve bulaş riskine rağmen birinci basamak sağlık hizmeti veriyor olmanın bilinciyle bu hizmeti de eczanelerimizden sağladılar.
27-28 Ağustos günlerinde Uluslararası Eczacılık Federasyonu (FIP) – Türk Eczacıları Birliği (TEB) Avrupa Bölge konferansında konu edilen eczacılığın geleceği ve belirlenen standartlarla ilgili görüşleriniz nelerdir?
Öncelikle şunu ifade etmek gerekir ki; bu denli önemli bir organizasyonun ülkemizde gerçekleştirilmesi noktasında meslek örgütümüz Türk Eczacıları Birliği’ni tebrik etmeliyiz. Gerçekten çok yerinde konuların konuşulduğu, dolu dolu bir etkinliğin üstesinden gelindi. Bu konferansın ana konusu da bilindiği üzere birinci basamak sağlık hizmetlerinde eczacının rolüydü. Nitekim bu konferansın sonunda da 13 maddelik bir taahhüt imzalandı. Mesleğin geleceğinin en önemli parçalarından biri sağlık hizmeti ve bu hizmetin iyileştirilmesi, teknolojik alt yapıyla güçlendirilerek bilimsel bilgi ile bütünleştirilmesinden geçiyor. Nitekim düzenlenen kongrede aşılamadan teknolojiye, bilimsel bilgiden sağlık hizmetine etkin bir şekilde ulaşmaya kadar birçok konunun önemine değinilmiştir.
Mart 2020’de ilan edilen Pandemi’den günümüze kadar bir eczacı olarak neler yaşadınız, başınıza gelen ilginç bir olay var mı, anlatabilir misiniz?
Aslında Pandemi’nin başında her meslektaşım gibi bir bilinmezliğin içine düşmüştüm. Sadece bizler değil, tüm dünya bir bilinmezliğin içerisindeydi. Bu yüzden biraz kolektif kararlar yerine bireysel kararlar ve önlemler almaya çalıştık. Pratiği teoriğe dökmek zorunda kaldık. Geçmişte tecrübelenmiş ve bugün yazılan şeyler, bize var olan sorunlarla ilgili bilgi veriyor ama ilk defa bilgi sahibi olmadığımız bir süreçle karşı karşıya kalmıştık. Başlangıçta zorlansak da sonrasında uygulamalarımızda benzerlikler kendini gösterdi. İlginç demeyelim de en önemli deneyimim, bir yandan eczanemde eczacılık yaparken diğer yandan Eczacı Odamızda topyekûn bir standart getirmek ve meslektaşlarımızın sorunlarını çözmek gibi iki noktayı beraber yürütmek oldu. Şaşırmak diyemiyorum çünkü sağlık çalışanları sağlıkla ilgili her şeye kendini hazırlamalı ve şaşırmamalıdır.
Pandemi süreciyle önemi halk tarafından da iyice kavranan Eczacıların bir danışman olarak üstlendiği rolü açıklayabilir misiniz?
İnsan beyni bilinmezliğe tepki verir. İlacı ve aşısı olmayan bu hastalık, insanlara ürkütücü ve korkutucu geliyordu ve nasıl tepki vereceklerini bilmiyorlardı. Sanırım burada en net ve doğru bilgi alabilecekleri noktalar eczanelerdi. Eczanelerdi diyorum çünkü diğer sağlık merkezlerimizin yükü çok ağırdı. Bu açıdan bizlerin üzerindeki ilaç ve sağlık danışmanlığı yükü de artmıştı. Bu noktada özellikle doğru bilgiyi aktarmak adına üstlendiğimiz rol önemliydi. Bu açıdan yanlış bilginin önüne geçmek adına yaptıklarımız noktasında halkın farkındalığının arttığını düşünüyorum.
Yaklaşık 10 yıl hizmet veren bir eczacı olarak geleceğin eczacı adaylarına önerileriniz nelerdir?
Doğru zamanda doğru adımlar atmak önemlidir. Benim gençlere söyleyeceğim en önemli şey şu ki; öncelikle kendinize inanın, karamsar olmayın ve mesleğinizi sevgiyle icra edin. Daha da önemlisi, eğitim sürecinde hangi alanın sizin karakterinize ve yapınıza uygun olup olmadığını ölçün ve sektörün hangi alanında çalışacağınızı kesinleştirin. Stajlar bu açıdan çok değerli olduğu için stajlarınızı kesinlikle ihmal etmeyin ve mesleğin farklı alanlarında staj yapmaya özen gösterin.
https://www.youtube.com/watch?v=5ID8r0fYW9w
RÖPORTAJ
Ecz.Ahmet Çakan