İçerik Başlıkları
Cotard Sanrısı olarak da bilinen Yürüyen Ceset Sendromu, nadir görülen ciddi bir akıl hastalığıdır.
İlk olarak 1882’de Fransız nörolog Dr. Jules Cotard tarafından tanımlanan bu ilginç sendroma, dünya çapında, bilinen yaklaşık 200 vaka ile oldukça ender rastlanır. Cotard Sendromlu kişiler vücutlarının bir kısmının eksik olduğuna, vücutlarında kan dolaşımı olmadığına, organlarının yok olduğuna veya çürüdüğüne, ruhlarını kaybettiklerine, ölmek üzere olduklarına inanırlar. Bu inanç, öldüklerine, var olmadıklarına, hatta hiçbir şeyin gerçek olmadığına dair ısrar etmeye kadar uzanan bir grup sanrıyı içerebilir.
“Ben ölüyüm”
2008’de bildirilen bir Cotard sendromu vakasında, 53 yaşındaki Filipinli bir kadın, öldüğünü, çürümüş et gibi koktuğunu ve ölü insanlarla birlikte olabilmek için bir morga götürülmek istediğini söylediğinde ailesi tarafından hastaneye kaldırılmış. Hastanede yapılan görüşmede, hasta, sağlık görevlilerinin, kuzeni ve erkek kardeşiyle birlikte yaşadığı evi yakmaya çalıştıkları için korktuğunu ifade etmiş. Ayrıca, umutsuzluk, enerji düşüklüğü, iştahsızlık, sürekli uyuma isteği olduğunu ve bir dönem antidepresan kullandığını belirtmiş. Aynı zamanda, bu süreçte, kadının izolasyonda olduğu, günün çoğunu yatakta geçirdiği, kişisel hijyenini ve bakımını ihmal ettiği rapor edilmiş. Hasta, farmakolojik ilaçlara yanıt vererek iyileşme göstermiş ve taburcu olurken, nihilist, paranoyak sanrıları ve halüsinasyonları reddetmiş. Geleceği hakkında umutlu olduğunu ve psikiyatrik kontrollere katılma konusundaki isteğini dile getirmiş.
Yürüyen Ceset Sendromu nedir?
Yürüyen Ceset Sendromu, kişinin vücut parçalarının veya kendisinin öldüğü, ölmekte olduğu veya var olmadığına dair yoğun bir inançla karakterize edilen ilginç ve nadir bir durumdur. Nihilist sanrı olarak da anılan Yürüyen Ceset Sendromunda, bu sanrılar, haftalarca hatta yıllarca sürebilir ve çeşitli şekillerde görülebilir. Genellikle şiddetli depresyon, duygudurum bozuklukları ve bazı psikotik bozukluklarla ortaya çıkar; diğer akıl hastalıklarına, nörolojik durumlara ve bazı tıbbi durumlara eşlik edebilir. Semptomlar aşırı görünse de, çoğu kişi tedaviye cevap verir ve iyileşir.
Yürüyen Ceset Sendromunun belirtileri nelerdir?
Yürüyen Ceset Sendromunun ana semptomlarından biri nihilizmdir. Cotard sanrısına sahip insanlar, hiçbir şeyin bir değeri veya anlamı olmadığı ya da hiçbir şeyin gerçekten var olmadığına dair güçlü bir inanç hissederler. Kendilerini ölmüş ya da çürüyormuş hatta bazı durumlarda, hiç var olmamış gibi hissedebilirler. Kimileri tüm bedenleri ile ilgili böyle hissederken, bazıları yalnızca belirli organlar, uzuvlar ve ruhları için hisseder. Onlara öldüklerini veya ölmek üzere olduklarını söyleyen sesler duyarlar. Bu sendroma sahip kişiler genellikle asosyaldirler, bazı durumlarda konuşmayı tamamen bırakabilirler. Ölü olduklarını düşündükleri için yemek yemeyi ve su içmeyi anlamsız bulurlar.
Bu durumlara eşlik eden diğer semptomlar şunlardır:
- Endişe
- Halüsinasyonlar
- Hipokondri (hastalık hastalığı)
- Suçluluk hissi
- Kendine zarar verme ya da intihar girişimi
Yürüyen Ceset Sendromunun nedenleri
Yürüyen Ceset Sendromuna neyin sebep olduğu kesin olarak belli değil, ancak birtakım zihinsel ve nörolojik risk faktörlerinden kaynaklanabilir. Bazı uzmanlar bu sendromun iki tür beyin hasarından kaynaklandığını düşünüyor; birincisi, insanların kendilerini görme biçimini değiştiriyor, ikincisi ise, doğru olmadığı ispatlansa bile, yanlış görüşe inanmaya devam etmelerini sağlıyor.
Cotard Sendromu geliştirme riskini artırabilecek zihinsel sağlık sorunları şunlardır:
- Bipolar bozukluk
- Doğum sonrası depresyon
- Katatoni
- Duyarsızlaşma bozukluğu
- Dissosiyatif bozukluk
- Psikotik depresyon
- Şizofreni
- Kaygı
- Madde bağımlılığı
Ayrıca Cotard Sendromu belirli nörolojik durumlarla ilişkilidir:
- Beyin enfeksiyonları ve tümörleri
- Bunama
- Epilepsi
- Migren
- Multpl skleroz
- Parkinson hastalığı
- Felç
- Travmatik beyin yaralanmaları
- Ensefalopati (beynin çalışmasını etkileyen bir virüs veya toksin)
Kimlerde görülür?
Yürüyen Ceset Sendromu, hemen hemen her yaşta ortaya çıkabilir, ancak birkaç araştırma, Cotard Sendromu teşhisi konan kişilerin ortalama yaşının yaklaşık 50 olduğunu göstermektedir. Kadınlarda görülme olasılığı erkeklere göre daha yüksek. Bununla birlikte çocuklarda ve gençlerde de ortaya çıkabiliyor. Bu sendromdan etkilen birçok kişi, zihinsel sağlık sorunları geçmişine sahip.
Nasıl teşhis edilir?
Cotard Sendromunu teşhis etmek genellikle zordur, çünkü çoğu kuruluş bunu bir hastalık olarak kabul etmez. Dolayısıyla tanı koymak için kullanılan standart bir kriter listesi yoktur. Genellikle, buna benzeyen diğer olası nedenler ekarte edildikten sonra teşhis edilebilir. Teşhis konan hastaların çoğu MRI ve EEG gibi görüntüleme testlerinde ortaya çıkan bir tür beyin hasarına sahiptir.
Tedavisi nasıl yapılır?
Yürüyen Ceset Sendromunun belirtileri genellikle diğer koşullarla birlikte ortaya çıkar, bu nedenle tedavi seçenekleri kişiden kişiye değişebilir. Elektrokonvülsif (EKT) veya elektroşok tedavisi en sık kullanılan tedavidir. EKT, genel anestezi altında, beyinden küçük elektrik akımları geçirilerek suni nöbetler oluşturmayı hedefler. Bu, beynin kimyasını değiştirir ve bazı zihinsel semptomları temizleyebilir. Ancak hafıza kaybı, kafa karışıklığı, mide bulantısı ve kas ağrıları gibi bazı olası riskler taşır. Bu nedenle antidepresanlar, antipsikotikler, duygudurum düzenleyiciler, psikoterapi ve davranışçı terapi gibi diğer tedavi seçenekleri denendikten sonra düşünülebilecek bir yöntemdir. Çoğu Cotard vakası, elektrokonvülsif tedaviye farmakolojik tedaviden daha duyarlıdır, bazıları birden fazla türe ihtiyaç duyar. Genel yaklaşım, bu duruma neden olan tıbbi sorunu tedavi etmektir.
Komplikasyonlar nelerdir?
Ölmüş gibi hisseden Cotard Sanrılı hastalar banyo yapmayı ve kendilerine bakmayı bırakırlar, bu da çevrelerinden izole olmalarına yol açar. Vücutlarının ihtiyacı olmadığına inandıkları için yemeyi ve içmeyi bırakırlar. Ağır vakalarda, bu durum yetersiz beslenmeye, açlığa, cilt ve diş problemlerine neden olabilir. Aynı zamanda intihar girişimleri yaygındır; bunu, zaten öldüklerini ve tekrar ölemeyeceklerini kanıtlamak için yaparlar. Bazıları gerçek olmayan bir beden ve yaşam içinde kapana kısılmış hissederler ve tekrar ölürlerse hayatlarının daha iyi olacağını veya biteceğini umarlar.
Kaynaklar: