Michelin ödüllü şef ve başarılı bir girişimci olan Gordon Ramsay, şöyle demiştir:
“Müşteriler gelip artık size onların favori restoranı olmadığınızı söylemezler, o yüzden ilgili olmanız ve işin başında olmanız yapısal bir önem taşır. Eğer böyle olmazsanız, rakamların düştüğünü gördüğünüz andan beş ya da altı ay öncesinde zarar etmekte olduğunuzu görürüsünüz.”
Bu konunun doğruluğunu sorgulamak üzere yapılmış son zamanlardaki araştırmalarda çok çarpıcı bir şeyi öğrenmiş olduk.
İLGİSİZLİK, tıpkı Gordon Ramsay’ın dediği gibi bir numaralı müşteri -tabii ki dolayısıyla para- kaybı sebebidir. Fakat biraz daha derine indiğinizde, bu ilgisizliğin; çalışanlardan kaynaklı olmasından kaynaklanıyor. Bu madde listenin en üst sırasında.
Ivey Business Journal’ın yaptığı ve Capital dergisinde yayımlanan araştırmaya göre;
Çalışanların Davranışı: %42,6
Müşteriye Kendini Değersiz Hissettirmek: %29,7
Sadece en üst sırada yer alan bu iki maddeye bile baktığımızda -ki toplamları %72,3- kalan sekiz başlık önceliğini bir anda yitirmekte…
Müşterilerin fiyat yüzünden alış veriş yaptıkları yeri terk etme nedenleri 8. sırada çıkmıştır. Mevcut rekabet piyasasında, gelip geçici müşteriler ile ticaret yapmak gitgide zorlaşmaktadır. Kalıcı, yani SADIK MÜŞTERİ yaratmak zorunluluğu ortaya çıkmıştır.
Bunun nedeni ise;
1-Sadık müşteri, başka müşterilerin kazanımında sizinle beraber rol alabilir. Sizin olmadığınız ortamlarda sizi tavsiye eder, ihtiyaç duyanlara sizin danışmanlığınızı işaret edebilir.
2-Sadık müşteride krediniz vardır. Bu müşteri tipini kolay kolay kaybedemezsiniz.
3-Sadık müşteriye yapacağınız jestler ortalamanın üzerinde memnuniyet doğuracaktır.
4-İhtiyacınız olduğunda en büyük maliyet kaleminiz YENİ MÜŞTERİ kazanımı olabilir. YENİ MÜŞTERİ kazanımı tahmininizden daha maliyetlidir.
Şimdi tüm bunlarla beraber ana konumuza geri dönelim;
Sizin veya dükkanınızın müthiş olması, gördüğünüz gibi müşterilerinizin gözünde ana tercih sebebi değil!
Müşterilerinizin, çalışanlarınızdan beklentisi büyük. Bu gerçek bir takım işi.
En sık ziyaret ettiğim eczanenin güler yüzlü müthiş ilgili eczacısı, orayı en sık ziyaret etmemin nedeni.
Peki; evime en yakın olmasına rağmen (aramızdaki mesafe 100m dahi değil) burası neden benim tek ziyaret ettiğim değil, en çok ziyaret ettiğim eczane?
Eczacı müthiş ve gerçekten samimi bir şekilde güler yüzlü. Fakat aynı şeyi orada çalışanlar için söylemek pek mümkün değil. Belli ki orada bulunma sebepleri, hayatlarını kazanmak. Eczacı gibi daha fazla müşteri kazanmak değil. Daha fazla müşteri kazanımının hayatlarına yapabileceği olumlu katkı arasındaki ilişkiyi kuramıyorlar.
NE YAPMAMIZ LAZIM?
Muhteşem bir eczacı olabilirsiniz. Sizi destekleyecek ve kendi yaratıcılıklarını da sergileyecek şekilde, çalışanlarınıza bir EĞİTİM VE GELİŞİM hedefi belirlemelisiniz.
Ziyaretleri çalışanlarınız ile analiz edip, yeni müşteri kazanımından doğan artışı beraber ölçümlemeli ve bu ölçümleme sonuçları sizin için anlamlı bir rakama ulaştığında kazanımı en çok destekleyen çalışanlarınızı ödüllendirmelisiniz.
Sadık müşterilerinizden tavsiye alabilir, böylelikle onların görüşlerini sizinle paylaşmasının bir yolunu açar ve bunlar arasından değerlendirilmeye uygun gördüklerinizi hayata geçirebilirsiniz.
Çalışanlarınızın sadece eğitim değil her türlü ihtiyacına büyük bir ilgi ve özenle yaklaşmayı, bu yıl her zaman yaptığınızdan daha fazla onlara destek göstermeyi benimseyebilir, bu davranış değişikliğiniz ile ilgili somut göstergelere dayanan bir ölçümleme ile kendi kendinizi değerlendirebilirsiniz.
Örneğin, her ay, bir kişi ile yemeğe çıkmak ve sadece onu dinlemek veya onları memnun edebilecek basit bir çalışma için anket yapmak ve hareket ederken bu çıktıları kullanmak gibi.
Sebebi çok basit; İÇ MÜŞTERİ MEMNUNİYETİ OLMADAN, DIŞ MÜŞTERİ MEMNUNİYETİ OLMAZ!
Çıkış noktamız olan Gordon Ramsay’ın tüm yemeklerinin tek yapımcısı olmadığını biliyorsunuz değil mi? Tabii ki onu destekleyen ekibi sayesinde Michelin ödülü geldi.
Sevgiler,
Arda ÖS