Ecz. Sinan Usta
İletişim ve bilişim çağının başladığı 90 ‘lı yıllarda savaşları, canlı yayında izlerken bir gün bir salgının doğuşunu ve yayılmasını izleyeceğimiz aklımıza gelmezdi. Günümüzde tüm dünyadaki vaka sayısını, ölenlerin ve tedavi olanların sayılarını gösteren uygulamalar ile hastalığın seyrini günlük verilere göre takip edebiliyoruz. Bir virüsün insanları hasta etmeye başladığı andan itibaren tüm dünyaya yayılma olasılığı olduğu halde bir çoğumuz bu konuya gereken önemi ne yazık ki göstermedik. Önlemler konusunda hızlı karar alan ve istisnasız uygulayanların, mücadelede nasıl daha başarılı olduklarını da izliyoruz. Bu bağlamda eczanelerin bu mücadele içerisinde ne kadar önemli olduğu ise tartışmasız bir gerçek.
Alınan önlemler çerçevesinde insanların aile hekimlerine ve hastanelere ulaşımı kısıtlandığından, temasın en ön safında eczacılar ve eczane personeli yer almak durumunda kaldılar. Birinci basamak sağlık hizmeti sunumunda eczanelerin ne denli önemli olduğunun yanında, olağan üstü durumlara da ne kadar hazırlıksız olduğumuz da maalesef ortaya çıkmış oldu.
Olağanüstü Durumlarda İlaç, Eczacılık Hizmetleri ile ilgili çalışmalar çoğunlukla doğal afetler üzerinden planlanmış ve senaryolar oluşturulmuştur. Gerek doğal afet gerekse diğer olağan üstü durumlarda sağlık hizmetlerinin bir bütün olarak değerlendirilmesi ve sunulan tüm hizmetlerle koordineli şekilde planlanması gerekmektedir. Dünyada farklı ülkelerin afet durumlarında eczacılara (hatta yardımcı eczacı ve eczane teknisyenlerine) vermiş oldukları görev ve sorumluluklar belirlenmiştir. Acil durumlarda özel formül geliştirmekten, ilk yardım ve eğitim faaliyetlerine kadar birçok alanda eczacılara görevler tanımlanmıştır.
Acil durumlarda tüm sağlık hizmetlerinin koordineli planlanmasından hariç özellikle içinde bulunduğumuz durumda bizlerin eczanelerinde alması gereken kararlar ve önlemlerde bulunmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Uluslararası Eczacılık Federasyonu (FIP) tarafından eczacının bakım veren, karar verici, öğreticiliği gibi yetkinliklere sahip olması gerektiği (ki her biri yıldız olarak belirtilmiş 9 özellik) belirlenmiştir. Bu bağlamda sağlık otoritesi, meslek örgütü ya da diğer kural koyucular haricinde de her eczacı kendi eczanesinde bu kural ve kararları destekleyici önlemler ve kararlar almak durumundadır. Ülkenin dört bir köşesinde hizmet veren ve sayısı 27 bine yaklaşan eczanelerin her birisinin kendi öznel koşulları ile alınması gereken önlemleri ve buna dair kararları olmak durumundadır.
İşte tam da burada sağlık çalışanı mı? işletme sahibi mi? olduğumuzun ayrımındayız. ‘’Biyolojik saldırı ya da virüs salgınlarına karşı korunmanın en iyi yolu sterilizasyon, dekontaminasyonun sağlanması ile ilgili fiziksel yöntemler olarak belirtilmektedir. ‘’ (Prof. A. Nurşen Başaran- Olağanüstü Durumlarda İlaç ve Eczacılık Hizmetleri TEB Eczacılık Akademisi Yayınları). Kontaminasyonun önlenmesi, dezenfeksiyon ve hastaların sosyal mesafe kuralına uyması ile başarıya ulaşacağından, kurallara uyulmasına yönelik karar almak ve önlemleri geliştirmek eczacının görevi olmak durumundadır.
Sadece hastaların değil eczane çalışanlarının da bu anlamda takibi ve yönlendirilmesi de yine eczacı sorumluluğundadır. Tüm bunları hem hasta hem de kendisi ve çalışanları için titizlikle uygulamalıdır. Eczacı üstlendiği tüm bu sorumlulukları yerine getirirken elbette ki ciddi desteklere ihtiyaç duymaktadır. • Kamunun karar alırken eczacılık ve ilaç hizmeti bağlamında değerlendirme yaparak karar alması, • Alınan bu kararlar çerçevesinde vatandaşların alacakları ilaç hizmeti ile ilgili bilgilendirilmesini sağlayacak duyuruların yapılması, • Hasta, çalışan ve kendisi için destek güvenlik önlemleri, • Sarf malzemesi de dahil olmak üzere ürün tedariki konusunda sorun yaşanmasının engellenmesi, • Oluşacak hasta yoğunluğu ya da karantina durumlarında çalışma saat ve nöbet hizmetlerinin belirlenmesi, • Olası izolasyon ya da karantina sürelerinin uzaması durumunda ekonomik destek önlemleri vb. Önlemlerin alınarak eczane hizmetlerinin desteklenmesi gerekmektedir.
Bu destek önlemlerinin bir kısmı kamu ve sağlık otoritesi tarafından bir kısmı ise meslek örgütü tarafından alınmak durumundadır. Hastalığın teşhisi ardından tedavi süreçleri salgın olması nedeniyle özel durum içerse de tedavinin temeli ilaçla tedavidir. İlaçla tedavi eğer ana odağımız ise, bu konularla ilgili konuşurken de karar alırken de eczacı kesinlikle konuya dahil edilmelidir. Medyada hastalığın tedavisine ya da profilaksisine ilişkin birçok ilaç konuşulmakta ancak konuyu tartışanların içerisinde Eczacılık fakültelerimizden hiçbir hocamız yer almamaktadır. Bunun gerçekleşmesi için azami gayret sarf edilmez ise birçok ilaca ilişkin hatalı kullanım ve yönelimler artacaktır. Ayrıca bu tartışmalar eczanelerde gereksiz polemiklere ve iş yoğunluğu yaratmaktadır. Kamu sağlık otoritesinin bu kadar yaygın hizmet sağlayabilen bir ağı doğru kullanmaya yönelik sağlıklı bir planı ve programı ne yazık ki mevcut değildir. Diğer yandan hem örgütlenme gücü ve ağı bakımından hem de ekonomik örgütlenme ve kaynak bakımından uygun yeterliliğe sahip meslek örgütümüzün çalışmaları yeterli değildir.
Eczacılık Fakülteleri ve Eczacılık Akademisi ile oluşturulacak bir bilimsel kurulun destek vereceği Kooperatifler ve dağıtım kanallarının da içerisinde bulunduğu bir kriz yönetim masasının kurulması mücadelenin her alanında görev yapan meslektaşların yaşayacakları olası sorunlara dair çözüm öngörülerinin oluşturulması için önem arz etmektedir. Vakfımıza ait iştiraklerin eczanelerde ihtiyaç duyulan sarf malzemesi, ürün ve ekipmana kolay ulaşımı sağlayacak çözümleri kendi içlerin de hızlıca koordine edecekleri yapılanmalara ihtiyaç olduğu ortadadır. Ön saflarda mücadele eden meslektaşlarımızın atılacak küçük adımlarla bile motivasyonunun ve moralinin yükseleceğinin fark edilmesi gerekmektedir. İçinde bulunduğumuz durumun ne kadar daha süreceği kestirilemediğinden eksik kalmış adımların atılması için hala şansımızın olduğunu düşünüyorum. Eczane birinci basamak sağlık kuruluşu ise; Eczanesindeki eczacının da, Meslek örgütünün de, Bağlı bulunduğu sağlık otoritesinin de Üzerine düşen görevi yerine getirmediğinde genelgelere, yönetmeliklere yazmak bir anlam ifade etmiyor. Sağlıkçı olduğunu düşünen ama öyle hissedemeyen eczacılar kendi kendine soruyor; 1. Basamağa daha kaç basamak var?