Başarı veya tam tersi olan başarısızlık seyretmekte olduğunuz yolda, öğrenim gibi heybetli bir kazanımın basit ve önemsiz bir yan etkisidir.
Sorun şu ki, başarıya gereğinden fazla önem verdiğimizde başarısızlığın bizi üzmesine de izin vermiş oluyoruz. Başarı da, başarısızlık gibi, ilerlerken elde ettiğimiz deneyimlerin, bizi ne derece daha ileriye götüreceği veya nerede durmamız gerektiğine dair işaretlerdir.
Başarı odaklı olmak, başarısızlığa giden yolu garantilemek demektir.
Odağınıza iyi veya kötü sadece ama sadece öğrenmeyi ve geleni sevmeyi koyun.
Gerçek başarı, bitirdiğiniz okul, sahip olduğunuz meta, toplumsal statü, sahip olduğunuzu düşünme cüreti gösterdiğiniz gücünüz değil, imkansız olanı sevmektir.
Başarmak, kalan son lokmanızı siz aç duruyorken başkalarıyla gönülden paylaşacak kadar büyük bir yüreğiniz olmasıdır.
Başarmak altmış yaşında çoçuk kalmaktır inadına hayatın romatizmasına rağmen bisiklete binmekte direnmektir veya çamurlu dahi olsa orman yollarından gitmektir.
Başarmak, vakit yokluğunda balık avlamaktır ve rastgele diyenleri selamlamaktır kimbilir belki de Haliç Köprüsü’nde pineklemektir bir olta ile arkadaş olmaktır veya sadece deniz kokusu diye…
Başarmak, sizi sevmeyenlere sevginizi paylaşmak, onların iyiliğini dilemektir. Başarmak gönül almak, hepsinden önemlisi kalp kırmamaktır.
Başarmak,
sevmektir hesapsız her şeyi,
ve kabul etmektir ne geliyorsa hesapsız.
Bilmek gerekir ki başarı bir menzil değildir. Her kim bu menzile doğru yürüdüyse sadece hayal kırıklığı yaşamakta, yaşadı veya yaşıyor veya yaşayacak!
Arda ÖS