Elit atletler; yetenekleri, tutkuları, sıkı çalışmaları ve disiplinleri ile özel örneklerdir. Yeni araştırmalar başarılarındaki kritik rolün sindirim sistemlerindeki bakteri florasına bağlı olabileceğini öne sürüyor.
Çoklu disiplinli (triatlon vb) ve ultra dayanıklılık sporlarında uzun ve yorucu fiziksel aktivite sindirim sisteminde sıkıntılara sebep olabiliyor. Mide-bağırsak kanalı epitel hücrelerinde incelme ve hasar en sık görülen problemler. Sporcular, yarış veya antrenman sırasında beslenme problemleri ve sindirim sıkıntılarıyla baş etmek zorunda kalıyor. Ayrıca bakterilerin bu süreçte endotoksin üretmesi de bağışıklık sistem cevabını bozuyor.
Birleşik Kralık’ta yapılan çalışmaya göre prebiyotik/probiyotik/antioksidan kombinasyonu uzun mesafe triatlon yarışı öncesi ve sonrası endotoksin miktarlarını azaltıyor ve yarış sırasında sindirim sistemi sıkıntılarını önlüyor. 30 triatlet 12 haftalık bu kombinasyondan oluşan destek takviye programı ile uzun mesafe triatlon yarışına hazırlanıyor. 3,8km yüzme, 180km bisiklet, 42km koşudan oluşan yarışın öncesinde ve 6 gün sonrasında triatletlerdeki endotoksin oranı oldukça düşük oluyor. Bağırsaklarındaki geçirgenlik artmadan, yarış sırasında sindirim sisteminde hasar ve rahatsızlık oluşmadığı gözleniyor.
Çoklu probiyotik suşlarına sahip ürünlerin kullanımı, yorucu egzersizin yaratacağı strese karşı, sindirim kanalının daha güçlü korunmasını sağlıyor. Bifidobacterium ve Lactobacillus türlerini bir arada içeren ürünler en çok tercih ediliyor. Atletler günde 5 ila 10 milyar çeşitli bakteri suşlarını içeren ürünleri tercih edebilirler.
Sağlıksız bakteri florası, bağışıklık sistemini etkileyerek atletlerde üst solunum yolu enfeksiyon (ÜSYE) riskini de arttırıyor. Avusturya Innsbruck tıp fakültesinden araştırmacılar bağırsak bakteri florası bozuk olan ve probiyotik kullanmayan atletlerin 2,5 kat daha fazla ÜSYE’ye yakalanma riskinden söz ediyor.
Aşırı egzersiz, vücudu yıpratabiliyor. “Açık kapı” diye tabir edilen bu durumda bağışıklık sistemi zayıflıyor, virüs ve bakteriler vücutta kolayca enfeksiyon yaratabiliyor. Probiyotik destekleri kullanan atletlerde ÜSYE riski azalıyor. Probiyotik bakteriler triptofan-kynurenine yolağına olumlu etki sağlıyor. Triptofan amino asidinin önemli görevlerinden bir tanesi de bağışıklık sistemi kontrolüdür. Bu yolak inflamasyon ve oksidatif stresi regüle eder.
Yarışlar ve kamplar için seyahat etmek ve beslenme düzenini değiştirmek zorunda kalan atletler için de koruyucu olarak probiyotik içeren ürünlerin kullanımı tavsiye ediliyor. Farklı gıdaların tüketimi ile oluşabilecek sindirim şikayetlerinin riski azaltılıyor. Yarış veya antrenman döneminin sağlıklı geçirilmesi hedefleniyor.
Sindirim ve bağışıklık sistemini kuvvetlendirme sporcularda probiyotik desteklerin temel kullanımını oluştursa da potansiyel performansı destekleme etkileri ile ilgili yapılan ilk çalışma da yayınlandı. Antiinflamatuar özellik gösteren bakteri suşlarının eklem ve kas sağlığında oluşturduğu olumlu etkiler dikkat çekici. Yüksek yoğunluklu egzersiz sonrası Streptococcus thermophilus ve Bifidobacterium türleri performans kaybını önlüyor.
İnflamasyon birçok hastalığın risk faktörü, atletlerde hasarın boyutunu, toparlanma sürecini, olası sakatlanma risklerini belirliyor. Çalışmada sağlıklı atletlerde dayanıklılık antrenmanları sonrası IL-6 seviyelerine ve eklem açılarına bakılıyor. 21 gün boyunca günde 5 milyar bakteri çeşidi içeren destekler ile inflamasyonda %10 azalma sağlanıyor. Antiinflamatuar etkiyi sağlayan Streptococcus thermophilus ve Bifidobacterium türleri sporcular tarafından en çok tercih edilen suşlar arasında.
Yüksek fiziksel aktiviteye sahip olmanın veya atlet olmanın mikrobiyota yönünden avantajları da var. Atletler farklı bakteri floralarına sahip doğuyor ancak yıllarca gelişen fiziksel fitness düzeylerinin ve oluşan kronik adaptasyonun, güçlü ve benzer mikrobiyota oluşturduğunu İrlanda APC Mikrobiyom Enstitüsü araştırmacıları belirtiyor.
40 profesyonel atlet ve 40 sedanter kişinin incelendiği araştırmada fiziksel fitness seviyesinin bağırsak kanalındaki bakterileri olumlu desteklediği, doku tamiri, besinlerden enerji üretimi ve hızlı hücre yenilenmesini sağladığı görülüyor.
Yoğun antrenman programı sırasında beslenme düzeni, dinlenmedeki yetersizlik ve stres kontrol altına alınabilirse güçlü bakteri florası atletleri başarıya ulaştırıyor.
Mikrobiyota ile ilgili genel bilgilere bu yazıdan http://eczagundem.com/depresyondan-kansere-yuzlerce-rahatsizligin-kaynagi-2-beynimiz-mikrobiota/ ulaşabilirsiniz.
Eczacı&Sporcu
Dilge Koçak
Kaynaklar:
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/27754427
http://gut.bmj.com/content/early/2017/03/29/gutjnl-2016-313627
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/27869661
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC5133134/