İstanbul Eczacı Odası seçimleri öncesi tartışmalar artmaya başladı. İstanbul Eczacı Odası eski başkanı Ecz. Semih Güngör SGK gezisi sırasında İstanbul Eczacı Odası TEB Büyük Kongre Delegesi Ecz. Didem Aksoy arasında tartışma yaşanması sonrası İstanbul Eczacı Odası Başkanı Ecz. Zafer Cenap Sarıalioğlu konuyu kişisel facebook hesabı üzerinden sert bir şekilde eleştirdi. Ecz. Ahmet Semih Güngör’ün cevabı üzerine bir açıklama da Ecz. Didem Aksoy yayınladı.
Sarıalioğlu’nun paylaşımı şöyle: Siyaset mi yapacaksın, adam gibi yap. Kendini, ekibini, projelerini anlat, inananlar seni desteklesin. Devlet memurunu tehdit ederek, rakiplerine belden aşağı saldırarak, dedikodu yaparak siyaset yapılmaz. Siyasetin de bir ahlakı vardır, önce adam olacaksın.
İlerleyen saatler İstanbul Eczacı Odası önceki dönem başkanı ve bu dönem başkan adayı olan Ecz. Ahmet Semih Güngör açıklamalarda bulundu.
İSTANBUL ECZACI ODASI BAŞKANI’NA CEVABIMDIR …
İstanbul Eczacı Odası seçimleri yaklaşırken dozu giderek artan yalan yanlış suçlamalara kesinlikle cevap vermeme kararı almış ve bu güne kadar sessiz kalmayı başarmıştım. Ancak Sayın İEO Başkanı bugün yaptığı tamamı gerçek dışı suçlamalar içeren açıklama ile haddini aştığı için bu cevabı kamuoyuna duyurmak zorunda kaldım.
Sayın Başkan yaptığı açıklamada rakiplerime belden aşağı saldırarak, dedikodu yaparak siyaset yaptığımı iddia ediyor.
Benim bu güne kadar Oda seçimlerinde rakibim olacak meslektaşlarıma yönelik ne yazılı olarak yayımladığım, ne de eczane ziyaretlerinde dile getirdiğim yazılı ve sözlü tek bir açıklama mevcut değildir. Sayın Başkanın dile getirdiği bu yöntem yandaşları tarafından her ortamda dile getirildiği için anlaşılan o ki beni onlarla karıştırmış olacak ki böylesine saçma bir suçlamada bulunuyor.
Sayın Başkan suçlamalarının devamında Devlet memurunu tehdit ederek siyaset yaptığımı da dile getiriyor.
Tehdit edilen Devlet memuru olarak nitelendirdiği kişi Sayın Başkanın listesinde bu dönem yer alan ve SGK Cibali Biriminde raporlu reçetelerin kontrolünde görev yapan bir meslektaşımız. Bu arkadaşımız anladığım kadarıyla Kamu kesiminde görev yapan meslektaşlarımızı temsilen Sayın Başkanın listesinde yer aldı. Bu meslektaşımız seçim çalışmaları başladığından beri gerek şahsıma, gerekse grubuma yönelik sosyal medya üzerinden yazılı olarak, yaptığı eczane ziyaretlerinde ise sözlü olarak tamda Sayın Başkanın beni suçladığı gibi dedikodu ve belden aşağı saldırılar içeren suçlamalarda bulunmaktan hiç geri kalmıyor. Asıl çalışma alanı temsil ettiği Kamu Eczacıları olmasına rağmen, herhalde çalışan azlığından olsa gerek çok hassas bir görev yüklenmiş olmanın sorumluluğunu bir kenara koyarak eczane ziyaretleri yapıyor. Ve daha da önemlisi bilip bilmeden çok ağır suçlamalarda bulunabiliyor.
İşte bu arkadaşımızın görev yaptığı kurumda bulunan meslektaşlarımıza bir arkadaşımla birlikte ziyarette bulunduk. Kendisini görünce beni hiç tanımadığı, birlikte hiç çalışmadığımız halde neden şahsımla ilgili yalan yanlış suçlamalarda bulunduğunu kendisine sordum.
Sayın Başkan bana yapılan hakaretlerin nedenini bu hakaretleri yapandan öğrenmek istemem mi bir Devlet memurunu tehdit etmektir ?
Yoksa meslektaşım cevap olarak bana Ankara da öldürülen meslektaşlarımızın mahkemesine neden katılmadığımı suçlar gibi sormasına karşılık olarak benim;
O mahkeme esnasında resmi bir kimliğim olmadığı için neyi ve kimi temsil ederek orada yer alacağımı sormam,
Ancak kalleşçe öldürülen meslektaşlarımızdan birinin İstanbul’da düzenlenen cenaze töreninde yer aldığımı,
Fakat Sayın Oda Başkanımızın o cenazede neden yer almadığını hatırlatmam,
Ankara Eczacı Odasının Sayın Başkanının yüzlerce kilometrelik bir yolu kat edip cenazede hazır bulunmasına rağmen, İstanbul Eczacı Odası Başkanının burnunun dibindeki cenaze törenine katılmamasının hiçbir mazereti olamayacağını belirtmem,
Yada İEO Genel Sekreterine kendisini tanımadığı için Ankara Eczacı Odası Başkanını kendisiyle tanıştırmak zorunda kaldığımı açıklamam mı bir Devlet memurunu tehdit etmektir?
Sayın Başkan sizin belirttiğiniz gibi ben siyaset yapmam çünkü siyasetten anlamam bu nedenle de İstanbul eczacısı sağ olsun beni sever, sayar ve dinler.
Benim sizin söyleminizle adam olmama hiç gerek yok, çünkü adam gibi adamım ve bu nedenle saygın bir kimliğim var.
Sayın Başkan beceriksiz yönetim anlayışının bir sonucu olarak sürekli duvara vurmana mutlaka bir suçlu arıyorsan dön arkanda duran aynaya bak, o suçlu sana bakıyor.
Saygılarımla.
İlerleyen saatler bu kez İstanbul Eczacı Odası TEB Büyük Kongre delegesi Ecz. Didem Aksoy bir açıklama yazarak yaşananları anlattı
ECZACI KAMUOYUNA DUYURUDUR
Maalesef ki hakkımdaki ithamlara cevap vermek zorunda kaldım. Çok fazla polemiğe girmek istemem fakat İstanbul Eczacı Odası önceki dönem Başkanı’nın Facebook arkadaşı olmamam sebebiyle iletisinin altına yorum yazamadım. Kendisi çok güzel yazmış tebrik ediyorum fakat gerçekleri tüm çıplaklığıyla anlatmamış. Kendisi odama geldiğinde saygıda kusur etmedim hatta yerimden kalkarak selamladım. Beni tanımadı. Sonra etrafına “didem nerede?” deyince kendisine cevap verdim ve diyaloğumuzu başlatan cümle bana karşı kullandığı “sana haddini bildireceğim” olduğunu da yazsaydı daha dürüstçe olurdu diye düşünüyorum. Kendisine verdigim cevap aynen şöyledir: “Misafirsiniz size cevap vermeyeceğim. Söz verdiğiniz gibi keşke katledilen 4 meslektaşımızın davasına gelseydiniz” olmuştur. bunlardan sonra kendisi bana karşı cümle kurduysa da kendisine cevabım olmamıştır.
Eczacı odasında kadrolaşma kamu serbest ya da sanayi diye ayrılmamaktadır. En doğal demokratik hakkım olan Eczacı Odasında çalışma alanımın sorgulanıp serbest eczanelerde ne işi var sorgusunuda manalandıramadım. Ki ben mesaimden çalarak değil bizzat devletin bana vermiş olduğu yıllık izinlerimi kullaniyorum sanırım bu izinleri nasıl kullanacağım da benim tasarrufumdadır kimseye bunun açıklamasını yapmak zorunda değilim.
Bu zamana kadar işimi yaparken insanların siyasi duruşu ya da dahil olduğu listeye bakmaksızın işimi yapmış nasıl saygı beklemişsem karşılığında da öyle davranmışımdır. Kamu kurumu niteliğinde meslek örgütünün ne demek olduğunu çok iyi bilmekle beraber kamu adına açıklama yapmakta demokratik meslek örgütlerinin en doğal hakkı olduğu gibi Eczacı Odasına üye eczane eczacısı, kamu eczacısı özel sektör eczacısı ya da çalışan/çalışmayan herkesin bu odalarda faaliyet göstermesi en doğal haklarıdır. Bu konuda kimseden izin alacak değiliz! Biz kimseler gibi bir o yanda bir bu yanda olmadık olamayız. Biz bir geleceğin öncüsüyüz ve tek tarafımız vardır o da ATATÜRK’tür. Eczacı Odası seçimlerine girecek tüm gruplara başarılar dilerim. Örgütümüz kazansın mesleğimiz kazansın halkımız kazansın.