2011 yılında adı ‘ikna odaları’ ile gündeme gelen İnönü Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Göknur Aktay, aradan geçen 5 yılın sonunda ilk kez konuştu. Aktay, ‘Kendisine komplo kurulduğunu’ iddia ederek, komplonun tüm yükünün kendi omuzlarına atıldığını belirtti.
İnönü Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Göknur Aktay sessizliğini bozdu. 2011 yılında adı ‘ikna odaları’ ile gündeme gelen Aktay, kendine komplo kurulduğunu iddia etti. Çamlıca Restaurant’ta düzenlediği toplantıda konuşan İnönü Üniversitesi Eczacılık Fakültesi eski dekanı Prof.Dr. Göknur Aktay, Rektör Prof. Dr. Çelik’in konuyla ilgili inceleme başlattığını, ancak bugüne kadar herhangi bir açıklama yapılmaması nedeniyle bu toplantıyı düzenlediğini vurguladı. 5 yıl sonra sessizliğini bozan Aktay, konu hakkında yaptığı açıklamada; Rektörlüğün komplonun arkasında kimlerin olduğunu bildiğini’ iddia etti.
‘İKNA ODALARI’ GERÇEĞİ YANSITMAMAKTADIR
‘İkna Odaları’ kurarak başörtülü öğrencilere eziyet ettiği haberlerinin gerçeği yansıtmadığını ifade eden Prof.Dr. Göknur Aktay, “Bugün bu basın toplantısını, Rektör sayın Prof.Dr. Cemil Çelik’in, 2 Ocak 2011 tarihli Yeni Akit gazetesinde hakkımda çıkan, başörtülü öğrencilerime “ikna odaları” kurarak eziyet ettiğim iddialarını içeren haber sonrası yaptığı basın açıklamasında, hakkımda inceleme başlattığını, inceleme sonucunu da kamuoyu ile paylaşacağını ifade etmesi, ancak, bugüne kadar herhangi bir açıklama yapmamış olması ve noter kanalıyla gönderdiğim ihtar yazısına yanıt vermemiş olması nedeniyle yapıyorum. Bilindiği üzere, ülkemizde başörtüsünün serbest bırakılması ile ilgili geçiş sürecinde, dönemin YÖK Başkanının başörtülü öğrencilerle ilgili olarak, “tutanak tutulması ancak derse girmelerinin engellenmemesi ve işlem yapılmaması” yönündeki talimatları gereği İnönü Üniversitesinde de, Rektör Prof.Dr. Cemil Çelik’in talimatları gereği başörtülü öğrencilere tutanak tutulmakta ancak işlem yapılmamaktaydı. Dekan olarak görev yaptığım Eczacılık Fakültesinde de o dönemde öğrencilere sadece tutanak tutulup hiçbir zaman ikna odaları gibi bir uygulama yapılmamıştır. Aksine tutanak için Dekanlık makamına gelen öğrencilerime, tutanaklarla ilgili olarak endişelenmemelerini, ailelerinin kendilerinden üstün başarılar beklediklerini, çok ama çok çalışmalarını, bu tutanaklarla ilgili olarak onların saçlarının bir teline bile zarar gelmesine izin vermeyeceğimi söylemişimdir. Başörtülü öğrencilerle ilgili tutanak tutmanın öğrencileri endişelendirdiğini dolayısıyla öğrencilere göz dağı verir gibi tutanakların tutulmasının uygun olmadığı ve bu uygulamadan vazgeçilmesi yönündeki önerime sayın Rektör, tutanak tutmaya devam edilmesini, aksi taktirde tutanak tutmadığımız için de sorumlu olduğumuzu vurgulamıştır. Diğer taraftan, Yeni Akit gazetesinde çıkan “ikna odaları” ile ilgili haberin ardından hakkımda başlatılan inceleme sırasında, sayın Rektör kendisi inceleme sonuçlarını kamuoyuna açıklayıncaya kadar basın ve STK lar ile görüşmemi ve bir açıklama yapmamı da istememiştir. İnceleme sonuç raporunun yazım aşamasında, inceleme komisyonu başkanı, tertiplenen bu komploda yer alan iki kişinin adını, ayrıca başörtülü kız öğrencileri organize eden iki erkek öğrencinin ise üniversitemizdeki iki öğretim üyesinin akrabası olduğunu açıkça ifade etmiştir. Sayın Rektör de, olayın ayrıntılarını, kimlerin bu komploda nasıl yer aldığını isimleriyle birlikte bana ve eşime ayrıca açıklamıştır” dedi.
“REKTÖR KOMPLO OLDUĞUNU BİLİYOR AMA AÇIKLAMIYOR”
Kendisine komplo kurulduğunu iddia eden Aktay, bu komplonun bütün yükünün kendisi üzerine atıldığını belirterek, şunları söyledi: “Rektör ve inceleme komisyonunda yer alan Rektör Yardımcıları mesleki saygınlık ve akademik itibarımın zedelenmesine karşı duyarsız kalarak, bu komplonun tüm yükünü omuzlarıma atıp sorumluluk almamışlar, beni yargısız infaza terk etmişlerdir. Akademik ve sosyal yaşam ortamımda sürekli olarak karşıma çıkartılan bu iftira nedeniyle hâlâ mağduriyetler yaşamaktayım. Eczacılık Fakültesinde “ikna odaları” kurduğum ve başörtülü öğrencilerime eziyet ettiğim bilgisi tamamen gerçek dışıdır, şahsıma yönelik bir itibarsızlaştırma amacı taşımaktadır. Hakkımda başlatılan inceleme kasıtlı olarak eksik ve yanlı yapıldığından bundan cesaret bulanlar tarafından uygulanan psikolojik yıldırmalara 5 yıldır yoğun olarak maruz kalmaktayım. Sayın Rektörün şahsıma yapılan komplo ve haksızlıkları bildiği halde açıklamaması, inceleme sırasında gerçek sorumluları koruyup kollaması insanlığa sığmadığı gibi kul hakkına da girmektedir, her iki dünyada da hesap verilmesi gereken konular arasındadır” dedi.
“ÇELİK, ÜZERİNE DÜŞEN GÖREVİ YAPMADI”
Cemil Çelik’in üstüne düşen sorumluluğu yerine getirmediğini savuna Aktay, “İnönü Üniversitesi web sayfasında yer alan Rektör Prof.Dr. Cemil Çelik’in veda mesajında, “her zaman elinden geldiği kadar âdil olmaya, kişilerin hak ve hukuklarını özenle korumaya çalıştığını, bilerek veya isteyerek herhangi bir kimseyi haksız yere kırmaktan kaçındığını ifade ederek “Hakkınızı helâl ediniz.” demektedir. Sayın Rektör, incelemeyi eksik ve binlerini korumak, kollamak adına taraflı olarak tamamlanmasına göz yumduğu için bilerek ve isteyerek şahsımı kırmış, açık ve dürüst davranmamış, amir olarak üstüne düşen sorumluluğu yerine getirmemiş ve âdil olamamıştır. Bu komployu açıkladığı taktirde sayın Rektörümüzü ve komploya dahil olanları affetmeye hazırım, varsa üzerlerinde bir hakkım ben helâl ediyorum” şeklinde konuştu.
Görevi sona eren Rektör Çelik’e seslenen Prof. Dr. Aktay, hakkındaki komploda tanıkların halen ifadelerinin alınmadığını ileri sürerek bazı sorular sordu. Aktay açıklamasının sonunda ise İnönü Üniversitesi’nde başlatılan FETÖ/PDY terör örgütü ile ilişkili unsurların kamu kurumlarından temizlenmesi amacıyla yürütülen çalışmalar kapsamında dile getirdiği eksiklerin de dikkate alınarak yeniden çok yönlü olarak araştırılması gerektiğini söyledi.
Kaynak: Malatya Söz