Biocodex Türkiye Pazarlama Müdürü Kerim Erkayran:
“Biz, Biocodex Türkiye ekibi olarak büyük bir ailenin parçalarıyız”
Ecza Gündem; sektörümüzün kendi alanında önemli firmaları ve yöneticileri ile “Sektör Sohbetleri” yapıyor. Bu ayın konuğu Biocodex Türkiye Pazarlama Müdürü Kerim Erkayran…
Merhaba; öncelikle sizi tanımak isteriz. Bize kısaca kendinizden söz eder misiniz?
İsviçre’nin Bern kentinde 11 Temmuz 1979 tarihinde doğdum. Babam diplomattı, bu nedenle öğrenim hayatım farklı ülkelerde geçti. İlkokula doğu Berlin’de başladım, ortaokulda ABD’deydim. Liseye Ankara’da gittim. Uluslararası İlişkiler alanında üniversitenin birinci sınıfını Hollanda’da, ikinci sınıfı Norveç’te, üç ve dördüncü sınıfları ise KKTC’de Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde olmak üzere 3 ayrı ülkede eğitim aldım. Yani öğretim hayatım boyunca toplam 6 ülkede bulundum. Askerliğimi yedek subay olarak Hakkari Çukurca’da tamamladım.
Babam beni de diplomat olarak görmek istiyordu. Benim ise hayalim satış ve pazarlama alanında kariyer yapmaktı. Hayalimi gerçekleştirmek üzere 2002 yılında sektöre Tıbbi Mümessil olarak giriş yaptım. 16 yıllık kariyerimde farklı firmalarda ve farklı görevlerde çalıştım. 2017 Ekim itibariyle Biocodex Türkiye pazarlama müdürü ve yönetim kurulu üyesi olarak görev yapıyorum. Evliyim ve Ece isminde 7 yaşında bir kızım var.
Size göre yaşamınızın en önemli değeri nedir, bizlerle paylaşır mısınız?
Bu soruya aslında verilecek o kadar çok cevabım var ki… İnsan hayatında her gün farklı tecrübelerin geliştiği anlar olabiliyor. Meslek hayatına başladığım günden bugüne yaklaşık 16 yıl geçti. En büyük hayat tecrübem şudur yada budur demem yanlış olur. Hayata bakış açımızın ister istemez tecrübelerle yön aldığını düşünüyorum. Değer görmenin benim için çok anlamlı olduğunu belirtmek isterim. Olaylara her daim empati kurarak yaklaşmayı tercih ediyorum.
Burada özellikle Duygusal Zeka ön plana çıkıyor. Son birkaç yıldır bu davranış biçimi ve hayat tarzına daha fazla yoğunlaştığım söylenebilir. Çalışma hayatım için bu değer benim için çok ama çok önemli. Duygusal zeka son yılların en çok konuşulan konularından biri. Ben Duygusal Zeka’nın IQ’den daha önemli olduğunu düşünen biriyim. Akademik başarılara imza atmak ile o başarının çıkış noktasında duygusal zekanın etkisinin göz ardı edilmesi bazen olumsuz sonuçlar doğuruyor. Özellikle iş dünyasında talep edilen beceriler arasında duygusal zeka giderek önem kazanan bir özellik. Karşımdaki her bireyle empati kurarak iletişime geçmeyi önemsiyorum.
Değerli hissetmek ve hissettirmek… Duygusal zekası yüksek kişilerde olan bir özellik bence. Bu sayede hem siz mutlu oluyorsunuz hem de yaptığınız işin sonuçları olumlu oluyor.
Ekibinize almak isteyeceğiniz kişilere aşağıdaki 3 soruyu yönelttiğinizi düşünelim. Sizi n duymak isteyeceğiniz yanıtlar neler olurdu? Gelen cevaplarda hangi önemli noktalar sizde bu kişiyi ekibinize alma arzusu uyandırırdı?
Satmak ve pazarlamak arasındaki fark nedir?
Ben meslek hayatıma Tıbbi mümessil olarak başladım. Daha sonra pazarlamanın içinde oldum. Bugüne kadar çalıştığım tüm firmalarda satış, pazarlama ve medikal bölümlerin ayrılmaz bir bütün olduğunu savundum. Satmak ve pazarlamak ile ilgili internette arama yapsanız binlerce tanım, yüzlerce kitap vardır. Satmak ve pazarlamak arasında “bir ayrım ya da ötekileştirme”yi hiçbir zaman kabul etmedim. Sahada çalışan arkadaşlarımıza her daim destek verebilmek, yönlendirebilmek ve fikirlerini paylaşabilecekleri ortamlar yaratmak en temel felsefem olmuştur. Ekibimde bulunan arkadaşlarımın da bu görüşte, bu vizyonda olması benim için en kritik noktadır.
Ekibe geçici olarak katılmanız halinde nasıl katkı sağlayacağınızı anlatır mısınız?
Durum tespiti en kritik nokta olurdu. Yeni bir ortamda işe başlar başlamaz en güzel davranış biçimi “dinlemek, dinlemek ve yine dinlemek”tir bence. Maalesef toplum olarak aktif dinleme konusunda kat etmemiz gereken çok mesafe olduğunu düşünüyorum. Ben de meslek hayatıma başladığımda aktif dinleme konusunda çok geriydim. Geri bildirimlere dikkat edişim, durum tespiti yapmam ve aktif dinlemeye gösterdiğim hassasiyet sayesinde yol haritam daha sağlıklı ve gerçekçi oldu. Sağlayabileceğim en büyük katkı, ekip içinde düşünceleri, planları, vizyonları olan herkes için o hayallerini gerçekleştirebilecek ortamları yaratmak ve fırsatlar sağlamak olurdu.
Kişisel marka hakkında neler düşünüyorsunuz.
Marka, evrensel bir kavram. Bir kişinin marka olarak anılması ya da ön planda olması o kişinin ne istediği ile de ilgilidir. Şahsi olarak aslında dostluğu daha çok önemsediğimi söyleyebilirim. Sosyal medyayı çok sık kullanıyorum, #dostluklarbiriktirelim hashtag’i en sık kullandıklarımdan. Bugüne kadar temasta olduğum tüm arkadaşlarımın aslında benim kişisel markamı ortaya koyabileceklerini düşünüyorum. Çok sık seyahat ettiğimiz bir gerçek. Bu seyahatlerde tanıştığım kişiler ile ilgili benim değerlendirmelerimden çıkardığım sonucu şöyle özetleyebilirim: Bana göre o kişinin markası, ilk izlenimde hissettiklerime karşılık geliyor. Ben ekip ile mutlu olmayı tercih eden bir kişiyim. Bireycilik, ekibin önüne geçmek gibi davranışları hiçbir zaman onaylamadım.
Kişisel marka; benim için arkadaşlarımın, dostlarımın, temasta olduğum herkesin benim ile ilgili düşüncelerinin bütünüdür. Mütevazı olamayacağım bir nokta var; o da sevilen bir kişi olduğum… Bunu hissetmek oldukça önemli.
Kendinizi iş stresinden nasıl arındırıyorsunuz?
Günlük zaman dilimimizin büyük bölümünü çalışma ortamlarımızda tüketiyoruz. Ben çalıştığım ortamları sadece iş ortamı olarak değerlendirmekten yana değilim. İş ortamımız, tüm ekiple, tüm çalışanlarımızla paylaştığımız büyük bir aile ortamıdır bence. İş arkadaşlarımın da o şekilde bakmasını isterim. Şanslıyım, şu an iş arkadaşlarımla aynı zamanda ailecek görüşüyoruz. Firmamızın bu yönde örnek teşkil edecek somut adımları da var. Bu, gerçekten çok mutlu edici bir vizyon.
Genel anlamda stresten arınmak için ise benim çözümüm aslında çok basit: Evde film izlemek… Genelde bir filmi tek bir parça halinde izlemek pek mümkün olmuyor. Yorgunluk zaman zaman koltuk üzerinde beni rehin alıyor… Bunun dışında ailemle bir arada olmak, onlarla “kaliteli” zaman geçirmek de strese karşı en güzel ilacım… Son olarak da biraz ütopik gelebilir fakat bardağın her zaman dolu tarafını görmeyi tercih ederim. Tek bir damlası bile dolu olsa, o tarafından bakmayı herkese öneriyorum.
Gelecek planlarınızı öğrenebilir miyiz?
Plan yapmak güzeldir. Ben hayal kurmayı seven ve o hayallerle ilgili (ütopik bile olsa) plan yapmayı tercih eden biriyim. Şu an öne çıkan en değerli planım, kızımın güzel bir eğitim hayatının olması…Olanaklarımız dahilinde, onun arzu ve istekleri doğrultusunda eğitim hayatını başarılı bir şekilde ama mutlu olarak tamamlamasına çalışıyoruz. Aynı zamanda hayatın gerçeklerinden habersiz kalmaması için de elimizden geleni yapıyoruz.
Son olarak sektörümüze nasıl seslenirsiniz?
Bu soruyu birkaç cümle ile özetlemek isterim, çünkü paylaşacak çok şey var. Dünü, bügünü ve yarını ile dinamik bir sektör bu. Sağlığın insan hayatında önemi neyse sektörümüzün de önemi o kadar önemli ve büyük bence. Unutmayalım, sağlık için atılan her bir adım, yatırım, çalışma ve plan geleceğimiz içindir.