Doğal afetler sonrası beslenme nasıl olmalı?
Ülke olarak tarihin en derin yıkımlarından birine tanık olduk ve bir kez daha çok acı bir şekilde deprem ülkesi olduğumuz gerçeğiyle yüzleştik. Bu süreci nasıl yönetmemiz gerektiğini kayıplarımızla birlikte kötü bir şekilde tecrübe ettik. Önlem olarak neler yapmamız gerektiğini, deprem gibi afetlerde acil ihtiyaçların neler olduğunu ve nasıl ayakta kalacağımızı iyi bilmemiz gerekir.
Bu gibi durumlarda besin ve sıvı alımının karşılanabilmesi hayati önem taşır. Özellikle bebekler, yaşlılar, gebeler ve emziren anneler riskli gruplardır. Diğer yandan diyabet gibi kronik hastalığı, gluten enteropatisi gibi alerjisi ya da fenilketonüri gibi genetik hastalığı olanlar mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır
Deprem sonrası ilk birkaç saatte depremzedelere sıcak içecek sunulması, kurtarma çalışması yapanlar ve çocukların beslenmesi organize edilmelidir. Türk Tabipler Birliği acil beslenme kitinde mutlaka su, tatlı bisküvi, tuzlu bisküvi, meyve suyu, ayran bulundurulması gerektiğini bildirmiştir. Bunlara alternatif olarak ekmek, kek ve simit bulundurulabilir. Kumanya hazırlanabilme durumunda kısa sürede hazırlanabilen helva, peynir, ekmek, ayran, içme suyuna yer verilmelidir. Mümkünse soğuk havalarda ısı dengesini koruyabilmek için çay ve çorbalarla destek sağlanmalıdır.
İlk 2-3 gün pratik, dayanıklı ve tüketimi kolay gıdalara yer verilmelidir. İlk günlerde amaç yüksek enerjili gıdalarla günlük kalori ihtiyacının karşılanmasıdır. Yetersiz beslenme bağışıklığın düşmesine, enfeksiyon ve hastalık risklerinin artmasına neden olur. Deprem gibi afet durumlarında bir yetişkin için günlük belirlenen enerji miktarı ortalama 2100 kkal’dir. Sıcaklık düştükçe kalori ihtiyacı artar. Özellikle emziren annelerin daha fazla enerjiye ihtiyaç duyacağı da göz önünde bulundurulmalıdır.
İlk 2-10 gün içinde sahra mutfakları kurulmalı, ortak yemek yenecek ortamlar hazırlanmalıdır. 10 gün sonrasında ise afetzedelere kendi yemeklerini pişirebilecekleri ortamlar, ekmek ve gıda destekleri adil bir şekilde sunulmalıdır
İçme suyu olarak mümkünse uygun şekilde şişelenmiş, kapalı sular tercih edilmelidir. Bu tür bir imkan yoksa kaynatılıp soğutulmuş su içilebilir. Kaynatma olanağı da yoksa su çamaşır suyuyla(klorla) dezenfekte edilip tüketilmelidir. Evlerde yaygın olarak kullanılan ve %4 oranında klor içeren klasik çamaşır suyundan kullanıldığında her 1 litre suya 3 damla çamaşır suyu eklenerek klorlama sağlanabilir. Sebze ve meyveler de hazırlanan su ile yıkanabilir.
Deprem gibi afetlerde afetzedelerde ezilme sonrası görülen Crush Sendromu riski göz önünde bulundurulmalıdır. Tansiyon düşüklüğü, solunum yetmezliği, kas şişmesi ve vücutta morarma, bilinç kaybı ve baygınlık Crush Sendromu’nun belirtileridir.
Enkaz altından çıkarılan kişi bu riski taşıyorsa su dahil içecek-yiyecek bir şey verilmemelidir. Böyle bir durumda önce sıvı tedavisi için izotonik serum uygulaması, daha sonra böbrek yetmezliğine karşın diyaliz tedavisi uygulaması gerekir.
İkincil travma yaşayan, depreme uzaktan tanık olan bireylerde ise stres ve uyku faktörü göz önünde bulundurulmalıdır. Bunun için streste baş rol oynayan magnezyum, B vitaminleri, çinko, triptofan gibi besin öğeleri beslenme ve gerektiğinde besin takviyeleri ile karşılanmalıdır.
Özellikle koyu yeşil yapraklı sebzeler, yumurta, badem ve kabak çekirdeği gibi kuruyemişler, yağlı yüzey balıkları, kurubaklagil ve tahıllardan zengin beslenmeye özen göstermeliyiz. Duygusal yeme davranışlarının önüne geçebilmek için öğün düzeni ve öğün saatlerini aksatmadan, fiziksel ve zihinsel açlığı irdeleyerek sezgisel beslenme tutumu sergilemeliyiz.
Kaynak:
- https://dergipark.org.tr/tr/pub/afet/issue/70082/1058795
- https://www.ttb.org.tr/haber_goster.php?Guid=126685fa-a88d-11ed-b4b5-486b4105549