İçerik Başlıkları
1 yılı aşkın süredir hayatımızın her alanında karşımıza çıkan Covid-19 pandemisi, bizleri kronik hastalıklar alanında da yalnız bırakmaya pek niyetli gözükmüyor.
Virüsün kendi yarattığı hastalık dışında günlük yaşama etkileri de bir hayli sıkıntılı süreçlere zemin hazırlıyor. Öyle olacak ki pandemi ile başlayan hastane korkusu, hareketsiz yaşam ve değişen beslenme alışkanlıkları gibi sorunlar sebebiyle diyabet hastalarının kontrolünde aksamalar yaşanıyor, yeni başlayabilecek tip 2 diyabet hastalarının yolu aralanıyor.
Diabetes Mellitus, insülin hormonun eksikliği veya etkisizliği sonucu ortaya çıkan ve kan şekeri yüksekliği ile seyreden, kronik ve ilerleyen bir hastalıktır. Birçok alt tipi vardır ancak en sık görülenleri tip 1 ve tip 2 diyabettir.
Tip 1 diyabet genellikle çocukluk çağında görülen, otoimmün yani vücudun bağışıklık sistemi hücrelerinin insülin üreten pankreas hücrelerine saldırması sonucu oluşan bir hastalıktır.
Tip 2 diyabet ise diyabet hastalarının %90’ını oluşturan, genelde erişkin yaşta görülen ve pankreas hücrelerinden salgılanan insülin hormonun vücut hücreleri üzerindeki etkisizliği(insülin direnci) ile karakterize bir hastalıktır.
Diyabetin Türkiye’de görülme sıklığına baktığımız zaman ne yazık ki pek iç açıcı bir sonuçla karşılaşmıyoruz. TURDEP-II çalışmasına göre erişkinlerinin %13.7’sinde diyabet bulunan Türkiye, bu sonuçla Avrupa’nın zirvesinde yer alıyor.
Normalde diyabet hastalarının rutin kontrollerini aksatmamaları gerekiyor çünkü kan glukoz düzeyi kontrol altına alınamamış hastalarda birtakım akut ve kronik komplikasyonlar gelişebiliyor. Akut komplikasyon olarak karşımıza çıkan hipoglisemi, diyabetik ketoasidoz ve hiperglisemik hiperosmolar nonketotik koma ani başlangıçları ve şiddetli seyredebilme özellikleri bakımından oldukça fazla önem arz ediyor. Bunun dışında uzun dönemde görebildiğimiz mikrovasküler komplikasyonlar olan retinopati, nefropati ve nöropati durumları ve makrovasküler komplikasyonlar olan kardiyovasküler hastalıklar, inme, diyabetik ayak ve periferik damar hastalığı bu hastaların yakın takibini gerektiriyor.
Corona virüse yakalanma endişesiyle hastaneye gitmeyen, karantinalarda karbonhidrat ağırlıklı beslenen ve egzersize yeteri kadar önem vermeyen hastalarda diyabet komplikasyonlarının görülme sıklığı artıyor.
Türkiye Diyabet Vakfı’nın Dünya Diyabet Günü’nde yaptığı açıklamaya göre pandemi sürecinde diyabete bağlı göz bozuklukları %2.9, böbrek bozuklukları %9.3, bacak ampütasyonları ise %10.2 oranında artış gösterdi. Her 8 erişkinden 1’inin diyabet hastası olduğu Türkiye’de bu artış oranlarının hiç küçümsenmemesi gerekiyor.
Örnek verecek olursak, retinopati görülme sıklığındaki %2.9’luk artış birçok diyabet hastasında körlüğe yol açabilecek ciddiyete sahip olma özelliğini taşıyor çünkü körlüğün en önemli sebeplerinden birisi olarak karşımıza diyabete bağlı gelişen retinopati çıkıyor.
Uzmanlar bu soruya biraz temkinli yaklaşıyor çünkü Covid-19’dan en fazla etkilenenler arasında kronik hastalığı bulunan bireyler bulunuyor. Hele ki diyabet hastalığı zemininde kan glukoz düzeyi kontrol altına alınamamışsa Covid-19’a bağlı ölüm riski 10 kat artıyor. Bu yüzden diyabet hastalarının önemli bir sebebi olmadıkça kendilerini riske atmamaları gerekiyor.
Buna bağlı olarak Türk Diyabet Vakfı tarafından pandemi döneminde açılan Diyabet Destek Hattı hastaların gereken sağlık desteğine erişimini kolaylaştırıyor. Ayrıca çeşitli sağlık kuruluşları da online görüşmeler yolu ile hastaların takibini sağlayabiliyor. Uzaktan sağlık hizmetlerine erişim bu hastalığın kontrolünde oldukça önemli bir rol oynuyor çünkü takip ile bu hastalarda komplikasyon görülme sıklığı düşüyor böylece hem yaşam kalitesi hem de yaşam süresi artıyor.
Pandemideki yaşam koşulları ile yeni diyabet hastası adayları gün geçtikçe artıyor. Sedanter yaşam dediğimiz fiziksel aktivitenin olmadığı, bütün gün hareketsiz kalınan yaşam tarzı diyabet görülme sıklığını arttırıyor. Beslenme alışkanlıklarının da bütün gün evde kalmakla değiştiği, gece beslenmesinin ve şeker ağırlıklı beslenmenin önü alınamadığı bu süreçte obezite ile birlikte insülin direnci gelişme riski de artıyor.
Bu sebepten ötürü evdeki yaşantıya, özellikle de egzersize ve beslenme alışkanlıklarına dikkat edilmesi gerekiyor. Aksi takdirde o 8 kişiden 1’i olma riski işten bile değil.
Komplikasyonsuz günlerde görüşmek dileğiyle, sağlıkla kalın.
Stj. Dr. Berke Tan Döven
İlaç-Eczacılık ve Sağlık Sektörünün Bağımsız Haber Portalı
2016 yılında yayın hayatına başlayan Ecza Gündem; ilaç sektörü, eczaneler, depolar, kamu kurum ve kuruluşları, tıbbi dernekler, meslek örgütleri, akademi ve nihai olarak halk sağlığına yönelik içerikler üreten iletişimin tek çatı altında sağlandığı ilk ve tek haber portalıdır. 2021 yılında hayata geçirdiği www.blog.eczagundem.com ile de sağlık okuryazarlığına önemli katkı sunmayı başarmıştır.
© 2020- Sitede Yer Alan Yazılar Aksi Belirtilmedikçe eczagundem.com'a aittir. İzinsiz Kullanılamaz.