Ramazan ayı geldiği zaman en çok sorgulanan ve önemli sorulardan birisi de kronik hastalığı bulunan bireylerin oruç tutup tutamayacağıdır.
Ülkemizde ve dünyada görülme oranı yüksek olan diyabet ve hipertansiyon hastalarında oruç tutmak konusu üzerinde duracağız.
İçerik Başlıkları
Diyabet hastalığı ülkemizde ve dünyada önemli bir halk sağlığı problemidir. Ülkemizde yapılan en kapsamlı saha çalışmalarından olan TURDEP-II’ye göre Türk erişkin toplumunda diyabet sıklığının %13.7’ye ulaştığı görülmüştür.
Geniş bir popülasyonu oluşturan diyabet hastaları için oruç tutabilir miyim sorusu kafa karıştırıcı olmaktadır. Diyabet hastası bir bireyin bu sorunun cevabı için bir hekime başvurması elzemdir. Eğer yaşadığınız bölgede görev yapan endokrinologlar var ise endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları uzmanı bir hekime danışmanız eğer yok ise bir iç hastalıkları uzmanına danışmanız uygun olacaktır. Bir hekime başvurmadan bireysel olarak oruç tutma kararı vermeniz riskli olabilir. Eğer metabolik durumunuz oruç tutmaya uygun değilse bir takım sağlık sorunları ile karşılaşabilirsiniz.
Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu yüksek müslüman nüfusa sahip 13 ülkede; (12,243) ramazan ayında oruç tutan diyabetli birey üzerinde yapılan büyük bir epidemiyolojik çalışma olan EPIDIAR çalışması aciliyeti olan istenmeyen gelişmelerin yüksek oranda görüldüğünü göstermiştir.
Hipoglisemi
Hipoglisemi kan glukoz düzeyinin normalden düşük olması durumdur. Azalmış besin alımı hipoglisemi açısından iyi bilinen bir risk faktörüdür. Ramazan ayı sırasında oruç tutmanın diyabet hastalarındaki hipoglisemi oranları üzerindeki etkisi kesin olarak bilinmiyor.
En geniş veri içeren çalışma EPIDIAR çalışmasıdır. Çalışma ramazan ayında oruç tutmanın, şiddetli hipoglisemi (hipoglisemi nedeniyle hastaneye yatış olarak tanımlanır) riskini tip 1 diyabetli hastalarda yaklaşık 4,7 kat ve tip 2 diyabetli hastalarda yaklaşık 7,5 kat arttırdığını göstermiştir.
Hiperglisemi
Hiperglisemi kan glukoz düzeyinin normalden yüksek olması durumudur.
Yine kapsamlı yapılan EPIDIAR çalışmasında ramazan ayında şiddetli hiperglisemi (hastaneye yatmayı gerektiren) görülme oranında tip 2 diyabetli hastalarda 5 kat artış ve tip 1 diyabetli hastalarda yaklaşık 3 katlık artış olduğu görülmüştür.
Su Kaybı
Oruç sırasında sıvı alımının kısıtlanması, özellikle uzatılmışsa, su kaybının bir nedenidir. Sıcak ve nemli iklimlerde, ağır iş yapan bireyler arasında ve aşırı terlemeye neden olan tüm koşullarda su kaybı şiddetli hale gelebilir.
Hiperglisemi ozmotik diürez, böbrekler tarafından filtrelenen sıvıda belirli maddelerin varlığına bağlı olarak idrara çıkma artışı ile sonuçlanabilir ve hacim ve elektrolit kaybına katkıda bulunabilir.
Susuzluk hissi, koyu sarı idrar, baş dönmesi veya sersemlik, yorgunluk hissi, ağız ve gözlerde kuruluk, az miktarda idrar yapma ve günde 4 defadan az idrar yapma su kaybının belirtilerinden bazılarıdır.
Oruç tutarken su kaybını minimuma indirmek için iftar ve sahur arasında yeterli sıvı alımı ve eğer mümkünse aşırı terlemeye neden olabilicek ağır işlerden uzak durulması oldukça önemlidir.
Hipertansiyon olarak adlandırılan klinik tablo normalden daha yüksek kan basıncıdır. Hipertansiyon en sık görülen kronik hastalıklardan biridir ve küresel bir halk sağlığı sorunudur. Ülkemizde yaklaşık her 3 yetişkin bireyden 1 tanesi hipertansiyon hastasıdır.
KAYNAKÇA
Sağlıklı bir ramazan geçirmeniz dileği ile…
Stj. Dr. Fatih Mehmet MURAZ
İlaç-Eczacılık ve Sağlık Sektörünün Bağımsız Haber Portalı
2016 yılında yayın hayatına başlayan Ecza Gündem; ilaç sektörü, eczaneler, depolar, kamu kurum ve kuruluşları, tıbbi dernekler, meslek örgütleri, akademi ve nihai olarak halk sağlığına yönelik içerikler üreten iletişimin tek çatı altında sağlandığı ilk ve tek haber portalıdır. 2021 yılında hayata geçirdiği www.blog.eczagundem.com ile de sağlık okuryazarlığına önemli katkı sunmayı başarmıştır.
© 2020- Sitede Yer Alan Yazılar Aksi Belirtilmedikçe eczagundem.com'a aittir. İzinsiz Kullanılamaz.